1 Ekim 2019 Salı

02 Ekim 2019 Çarşamba REİS Gazetesi/sayı129...................................Muhteşem garipler

Muhteşem garipler

Kuşkusuz bütün ülkelerin kaderinde kültür, edebiyat ve sanat insanlarının önemi yadsınamaz. Elbette bütün insanlık için olduğu gibi bu hakikat; bizim ülkemiz için de geçerli. Onlar kimliğimizi oluşturan geçmiş motif, renk ve özelliklerini bugüne taşırlar. Bugünün kültürünü gergef gergef eserlerine işlerler. Ressam çizer, müzisyen besteler, şair kelimelerle duygularımızı en güzel şekilde kâğıda döker. Yazarlar sözcüklerle kafamızdaki düşünceleri kalıcı hale getirir. Genç kızlar söyleyemediklerini halıya, kilime, oyaya, el işi nakışlarına yansıtırlar. Ozanlar halkın gönlü olup acıları, sevinçleri, sevdaları sazın tellerine söyletirler.

Üstad Necip Fazıl'ı hayattayken tanımış, dinlemiş, okumuş talihli insanlardan biriyim. O bizim gençliğimizin kalemi kılıçtan keskin üstadı, şiir dünyamızın ‘Sultan üş Şuara’sıydı, ama aynı adam, davasının bir ‘garib’iydi. Büyük usta Neşet Ertaş ta elime saz aldığımda öğrendiğim ilk türkünün sahibi ve muhteşem bir saz üstadıydı, ama türkülerinde ‘garip’ mahlasını kullanırdı. O da zamanımızın büyük bir gönül adamı, Yaşayan İnsan Hazinesi, Türkiye Cumhuriyeti Üstün Hizmet Madalyası sahibi, bozkırın tezenesi ‘abdal geleneğinin’ son temsilcisi, ama mütevazı bir ‘garip’ halk ozanıydı. Bozkırın Tezenesi Neşet Ertaş sazının teline değil de sanki benim gönül tellerime vurmaktadır.

Neşet Ertaş; vefat edip aramızdan ayrılalı 7 yıl oldu. Kendine özgü çalış biçimi ve avazıyla geleneğinin son temsilcilerinden biriydi. Doğrusu hayattayken çok da kadri bilinmemiş bir ‘garip’ Anadolu ozanıydı o. Her bir türküsü ‘gonülden gonüle’ yol oldu, ekildikleri gönüllerde büyüyüp devleştiler. Bana göre çok az adamın kendisi bu kadar ‘garip’, çileli ve toprağı kadar alçakgönüllü iken, eserleri bir o kadar muhteşem, derin ve büyüktür.

O gün bu gündür ustanın sesi Kırşehir’den böyle yankılanıyor. Hem sazının hem sözünün hakkını vererek.  İşte garip denilince, gönül denilince, yol denilince Neşet ustayı hatırlamamak elde mi? Gönül dağını, "Kalpten kalbe bir yol vardır görülmez/Gönülden gönüle yol gizli gizli" diyen sesi,  gönülden gönüle giden gizli yolları unutabilir miyiz?