
Büyük davet
Burada vakit geçirmeyi, seyretmeyi, dua etmeyi ve namaz
kılmayı çok sevdim. Yalnızca karşımda Kâbe, üstümde sonsuz bir gökyüzü kubbesi.
Bir taraftan defterimi yazıp, bir yandan da etrafımı seyrediyorum… Yüzlerce
farklı takke, fes, başlık. Yüzlerce farklı giysi. Yüzlerce farklı beden. Genci
yaşlısı, erkeği kadını, çocuğu bebeği, sakatı engellisi hepsi bir arada. Hepsi
Allah'ın davetine uyup gelmiş. Burada bir ve bütün olmuşlar. İbretlik muhteşem
bir manzara bu.
Biraz önümde akan bir nehir gibi insanlar tavaf ediyor. Yanımda yöremde Kur’an okuyan, namaz kılan, dua eden, sohbet eden, Kâbe’yi seyreden onca insan… Hepsi Rabbin daveti üzerine burada. Onlar Beytullahın misafirleri:
Biraz önümde akan bir nehir gibi insanlar tavaf ediyor. Yanımda yöremde Kur’an okuyan, namaz kılan, dua eden, sohbet eden, Kâbe’yi seyreden onca insan… Hepsi Rabbin daveti üzerine burada. Onlar Beytullahın misafirleri:
Bir sancak
altında kaç milyon insan / Ne tenleri benzer ne dilde lisan / Olmuşlar tek
yürek tek beden de can / İnsanlığı gördüm… Beytullahta ben / Yedi bağın gülü,
aynı destede / Yetmiş iki millet, aynı listede / Kaç milyon Âmin der aynı
bestede / Tevhîd"le haşroldum Beytullahta ben / Sînelerde alev, ne kül ne
duman / Dillerde bir soru: Vuslat ne zaman / Cehennem söndürür böylesi îman /
Aşk ne imiş gördüm Beytullahta ben / Okyanuslar aşmış gelmiş nicesi / Aç susuz,
uykusuz gündüz gecesi / Her nefes dilinde Kurân hecesi / Sevdâlılar gördüm
Beytullahta ben (Abdullah Akbulak / Beytullahta ben)
Onlar o büyük davete uyarak gelmişler. “İşte geldim.
Buyur Allah’ım !” diyerek dönüyorlar. Şu sıralar haccetmek üzere milyonlarca
Müslüman yine Mekke’de toplanıyor. Onlar Hacc farizasını yerine getirmek üzere
çağrılmış talihli insanlar. Dünyanın dört bucağından koşup gelmişler. Ne
rengin, ne dilin, ne milliyetin, ne de cinsiyetin bir önemi var burada.
Doğduğumuzdaki kundak bezi gibi, öldüğümüzde bürüneceğimiz kefen bezi gibi
beyazlar içinde, adeta pervanelere benziyorlar. Ne mutlu onlara, ne mutlu o
büyük çağrıyı işitebilenlere.