Susurluk için önemli
günler yaşanıyor. İte kaka yürüyen Şeker fabrikası sorunu henüz tam olarak
çözülememişken, Susurluğu teğet geçen İzmir otobanı mola tesislerimizi büyük
ölçüde devre dışı bıraktı. Bu gerçekle daha yeni yeni yüzleşen Susurluk şimdi
de mahkemeye iflas dilekçesi veren Yörsan şokunu yaşıyor. Gelen son haberlere
göre Türkiye'nin önde gelen süt ve süt ürünleri üreticisi Yörsan'a, Balıkesir
Karesi ve Altı eylül ilçeleri Süt Üreticileri Birliği Başkanı Cihat Şimşek
kayyum olarak atanmış. Hayırlı olsun.
Bu gelişme bildik iflas sürecini bir süre
daha öteleyen olumlu bir adım. Umutlanmak için henüz erken ama “Çıkmadık candan
umut kesilmez” diye bir atasözümüz var. Atılmış bu adımı Susurluk, bölgemiz ve ülkemiz
için taşın altına ellerin konulması niyeti olarak görebiliriz. Demek Yörsan’ın
ölümü sessizce izlenmeyecek. Aksine onun sosyal ve ekonomik yaşamımıza yeniden
kazanılması için çaba gösterilecek. Şimdi sıra Susurluğun topyekûn bu çabalara
maddi manevi arka çıkması, destek vermesinde. İnşallah hukuk içinde, hükümetin
de katkısıyla Yörsan’ı ve Susurluğu bu girdaptan çıkaracak sağlıklı çözümler üretilebilir.
Malum, Türkiye'nin önde
gelen süt ve süt ürünleri üreticisi Yörsan, geçtiğimiz yıl ekonomide yaşanan
genel sıkıntıların şirketin mali yapısını olumsuz etkilediğinden bahisle Susurluk
Asliye Hukuk Mahkemesi'ne konkordato başvurusu yapmıştı. Daha sonra fabrika bir
yandan üretime devam ederken öbür yanda şirketin çoğunluk hisselerini elinde
bulunduranlar tarafından iflas başvurusu yapıldı. Öyle görülüyor ki mahkeme şimdilik
iflas başvurusunu erteleyerek, şirkete bir kayyum atamış bulunuyor. Süt
Üreticileri Birliğinden yapılan yazılı açıklamadan, Yörsan'ın iflas kararının
beklendiği bir dönemde birliğin dilekçe vererek mahkemeden iflas erteleme
kararı istediği anlaşılıyor. Neticede mahkeme birliğin başvurusunu
değerlendirmiş ve bir kayyum atamış. Birliğin açıklamasına göre; Yörsan firmasının Ekim 2018 yılında şirketin
mali yapısında olumsuz etkilenme olması dolayısıyla konkordato ilan etmesinin
ardından başlayan süreçte üretim devam etmesine karşın Aralık ayı içinde
mahkemeden iflas istemesi üreticilerin, süt tedarikçisi firmaların ve işçilerin
alacaklarını alamayarak mağduriyet yaşayacak olması Süt Üretici Birliklerini
harekete geçirmiş ve sürece somut olarak müdahil olunmuş. Yörsan'ın mahkemeden iflas istemesinin,
üreticilerin, süt tedarikçisi firmaların ve işçilerin mağduriyet yaşayacak
olması üzerine, Başkan Şimşek'in iflas sürecinin her kesimi zor durumda
bırakacağını göz önüne alarak mahkemeye sunduğu raporlar, erteleme kararının
alınmasında etkili olmuş. Netice olarak Şimşek, üretici temsilcisi
birliklerinin talebi doğrultusunda mahkeme başkanı tarafından kayyum olarak
atanmış.
Açıklamada görüşlerine
yer verilen Şimşek; “konkordato verildiği
günden itibaren üreticilerin yüksek miktarda alacaklarının bulunması sebebiyle üretici
temsilcisi olarak süreci yakından takip ettiklerini” ifade etmiş. Şimşek, şöyle devam etmiş: "Üreticilerimizin ve süt tedarikinde
bulunanların mağdur olmaması için buradayız. Biz işin içinden gelen, sütü bilen
insanlarız. Yörsan fabrikasının faaliyete geçmesi için gereken ham maddeyi
karşılayabiliriz. Fakat yürütülen mali sürecin şeffaf bir yönetim anlayışıyla,
bu işin paydaşları her kesimin sürece dahil edilmesi gerekir. Bu koşullar
sağlanırsa biz süt birlikleri olarak, bu değerin kaybolmaması için zaten taşın
altında olan elimiz yerine tüm gövdemizi koymaya dün olduğu gibi bugünde
hazırız." Bu sözlerden soruna nasıl müdahil olunduğunu anlıyor ve
gelece yönelik cesur beyanları birinci elden duyabiliyoruz. “Yörsan fabrikasının faaliyete geçmesi için
gereken ham maddeyi karşılayabiliriz” diyor Süt üreticileri Birliği. Ama
elbette bazı talepleri de var. “İşleyen
mali sürecin şeffaf bir yönetim anlayışıyla yürütülmesi ve bu işin paydaşlarını
da kapsaması” yerine getirilmesi aman aman zor şartlar değil. Bu takdirde “biz süt birlikleri olarak, bu değerin
kaybolmaması için zaten taşın altında olan elimiz yerine tüm gövdemizi koymaya
hazırız” deniyor açıklamada. Bir mesele çıktığında, deyim yerindeyse ‘bıçak
kemiğe dayandığında ’ biri aranır, beklenir kalabalıklar arsından. Adeta “Kim
var?” denildiğinde sağına soluna bakmadan “Ben varım!” diyebilen bir sestir
duyulmak istenen. Öyle anlaşılıyor ki
şimdilik bu çıkışı Süt Üreticileri Birliği Başkanı Cihat Şimşek yapmış
görünüyor.
‘Kayyum’ Arapça kökenli
bir kelime. Hukuki bir terim olarak ‘belli bir malın yönetilmesi veya belli bir
işi yapılması için görevlendirilen kimse-kişi’ demek oluyor. Her ne kadar son
dönemde FETÖ ile iltisaklı şirketler ya da teröre destek veren HDPli
Belediyeler nedeniyle artan atama vakaları medyada kayyum olarak yazılıyor olsa
da bu sözcük Türk Medeni Kanunu’nda ‘kayyım’ olarak geçiyor. Ne var ki TDK
kayyımı değil kayyum kelimesini doğru kabul etmiş. Yani kayyum konumuz
bağlamında tıpkı bir vasi gibi yönetimin ya da işin vesayetini alan kişi
niteliğinde görev yapıyor. Devlet iş veya mal sahibinin rızasına bakmadan
şirkete-kuruluşa kayyum ataması yapabiliyor. Ama bunun için ortada şirketin mal
varlığının, hissedarların ve alacaklılarının menfaatinin korunması gibi
amaçlarla iflasın ertelenmesi talebi olması lazım. Kısacası; ortada
düzeltilmesi gereken bir durum, bir işleyiş bozukluğu, bir talep ya da bir
belirsizlik varsa mahkeme kayyum ataması yapabiliyor. Bu yüzden kayyumlar
genellikle usulsüzlük yapan kurum ya da şirketlere, devletin el koymasıyla
birlikte atanıyorlar. Yasalarla belirlenen bu durumlarda kayyum tayin edilenler,
kamu görevlisi sayılıyorlar. Kayyumlar mahkeme tarafından verilen işi halletmek
üzere geçici olarak seçiliyorlar. Bütün yetkileri de bu mahkeme tarafından
belirleniyor. Yörsan iflas potasında, Süt Üreticileri Birliği de erteleme
talebi yapıyor. İşte bu durumda mahkeme şirketin sorumluluğunu devralmak, faaliyetlerini
sürdürmek ve mal varlığını koruyarak olabilecek usulsüzlüklerin önüne geçmek amacıyla
bir kayyum atamış bulunuyor.
Kayyum olmak için bir sınavı geçmek, bir yaşı
doldurmuş olmak ya da belirli bir okulu bitirmiş olmak falan gibi belirlenmiş
bariz kurallar yok. Hakim isterse re’sen de atama yapabiliyor. Yani ortada
hakime sunulan bir öneri varsa veya hakim aklındaki kişinin işi yapabileceğini
düşünüyorsa sahip olduğu yetkiyi kullanarak elindeki listenin dışına çıkabiliyor.
Tabii kayyum olarak atanan kişinin daha önce bir suçtan mahkûmiyet almamış, görevi
üstlenebilecek yeterlilikte ve yöneteceği şirketin işleyişi hakkında bilgi
sahibi olması gerek.
|
|
Son olarak kayyumun görev ve yetkileri kendisini atayan mahkeme tarafından belirleniyor. Kendi isteğine göre, bağımsız bir şekilde hareket edemiyor. O görevin sınırları dâhilinde hareket etmekle yükümlü. Kaldı ki geçici olarak görev yapacak kayyuma görev, yetkileri, ücreti ve ne kadar süre boyunca o işi yapacağı açıkça bildiriliyor. Şayet görevini kötüye kullanır ya da verilen sorumluluğu yerine getiremezse görevinden aynı mahkeme tarafından da alınabiliyor. Şimdi sıra; kayyum atamasına Yörsan şirketi tarafından itiraz edilip, edilmeyeceğinde. Ama bunun için itiraz başvurusunu 7 gün içerisinde yapması gerekiyor. Tabii bu talebin bir üst mahkemede değerlendirebileceğini de ilave edelim.
Susurluk ve süt; süt, ayran ve peynir memleketimizin olmazsa olmazları. Yörsan da sevelim sevmeyelim, beğenelim beğenmeyelim Susurluğun son 20-25 yılına damgasını vurmuş bir tesis. ‘Türkiye’de üretilen süt ve süt ürünleri geleneğinin sürekliliğini sağlamak, dünyaya tanıtmak ve sahip olunan bu kültür mirasına sahip çıkmak’ gibi bir tarihi misyondan söz ediyoruz.
Sevgili S. Ramazan Topraktepe bir yazısında Yörsan için şöyle yazmış: “..Her yönüyle YÖRSAN, şehrimize ekonomik anlamda ve toplumsal anlamda bir katma değer sağlıyordu. Bizim için YÖRSAN hiçbir zaman yabancı sermaye olmadı. Bizim için YÖRSAN; Yedi yüze yakın işçisiyle, köylüsüyle, süt üreticisiyle, o insanların aileleri, çocukları, evi, yolu, ekmeğiyle, mahallesi, fırını, bakkalı, kasabı, yol parası, gelişi, gidişiyle… Bu şehrin kaderi oldu…O yüzden -YÖRSAN özel şirket, kapanırsa kapansın bana ne- diyemeyiz. Unutulmasın ki YÖRSAN’ı, yani bir anlamda “üretim kültürümüzü” kaybedersek her şeyimizi kaybederiz…”
Susurluk'taki fabrikada çalışan ve yönetim tarafından kendilerine hiçbir açıklama yapılmadığını belirten işçilerin iflas talebi üzerine tazminatlarını alamamak ve işsiz kalmaktan korkmaları çok anlaşılabilir bir şey. Yörsan işçileri, “Fabrikanın iflas aşamasında olmadığını, yönetimin kolay yolu seçerek işçileri de ortada bırakacağı” görüşündeler.
Bu fabrikanın bacasının tütmesi ve üretime devam etmesi Susurluk için hayati önemde bir konu. Elbette sadece alacaklılarının, süt üreticilerinin değil çalışanlarının da ekmeklerine sahip çıkmalarını bekliyoruz. Kaymakamı, Belediye başkanı, Ticaret odası, Esnaf dernekleri ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte tüm halkımızın meseleye el uzatması, omuz vermesi gerekiyor. Son pişmanlığın faydası olmaz. Yörsan Susurluğun elinde kalan son umududur. Sadece ilçemize değil, bölgemize ve ülkemize de katkısı azımsanamaz. Dilerim bu umut, bu marka, bu üretim artarak devam eder.
Sevgili S. Ramazan Topraktepe bir yazısında Yörsan için şöyle yazmış: “..Her yönüyle YÖRSAN, şehrimize ekonomik anlamda ve toplumsal anlamda bir katma değer sağlıyordu. Bizim için YÖRSAN hiçbir zaman yabancı sermaye olmadı. Bizim için YÖRSAN; Yedi yüze yakın işçisiyle, köylüsüyle, süt üreticisiyle, o insanların aileleri, çocukları, evi, yolu, ekmeğiyle, mahallesi, fırını, bakkalı, kasabı, yol parası, gelişi, gidişiyle… Bu şehrin kaderi oldu…O yüzden -YÖRSAN özel şirket, kapanırsa kapansın bana ne- diyemeyiz. Unutulmasın ki YÖRSAN’ı, yani bir anlamda “üretim kültürümüzü” kaybedersek her şeyimizi kaybederiz…”
Susurluk'taki fabrikada çalışan ve yönetim tarafından kendilerine hiçbir açıklama yapılmadığını belirten işçilerin iflas talebi üzerine tazminatlarını alamamak ve işsiz kalmaktan korkmaları çok anlaşılabilir bir şey. Yörsan işçileri, “Fabrikanın iflas aşamasında olmadığını, yönetimin kolay yolu seçerek işçileri de ortada bırakacağı” görüşündeler.
Bu fabrikanın bacasının tütmesi ve üretime devam etmesi Susurluk için hayati önemde bir konu. Elbette sadece alacaklılarının, süt üreticilerinin değil çalışanlarının da ekmeklerine sahip çıkmalarını bekliyoruz. Kaymakamı, Belediye başkanı, Ticaret odası, Esnaf dernekleri ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte tüm halkımızın meseleye el uzatması, omuz vermesi gerekiyor. Son pişmanlığın faydası olmaz. Yörsan Susurluğun elinde kalan son umududur. Sadece ilçemize değil, bölgemize ve ülkemize de katkısı azımsanamaz. Dilerim bu umut, bu marka, bu üretim artarak devam eder.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder