Terör türlü çeşit karşımıza
çıkabiliyor. Her zaman elinde silah ya da bomba olması gerekmiyor. Hatırlayın;
geçen yıllarda Charlie Hebdo adlı bir Fransız dergisinde peygamber efendimiz
Hz. Muhammed’in (sav) karikatürü yayınlanmış ve dergiye bu nedenle bir saldırı
yapılmıştı. Olay üzerine bazımız muhtemelen şöyle düşündü: “Bu karikatürleri
kınıyorum. Bunlar inanca saygısızlık; cinayet ise büyük bir suç."
Cumhurbaşkanımız ise şöyle demiş: “İnsanları karikatür çizdiler diye katletmek
nasıl terörse, peygamberi resmetmek de en az o kadar terördür !” Bu iki
tepkinin ortak yönü hem karikatürlere hem de o bahane ile gerçekleşen
cinayetlere olan karşı duruşları. Fark yok mu, var. Nedir? Cumhurbaşkanımız her
ikisini de sert bir üslupla terör olarak niteliyor. Teröre vurgu yapıyor.
Yeni Zelanda'da Cuma namazı kılan
Müslümanlara karşı iki camiye yapılan vahşi terör saldırısında öldürülen 49
şehit için “bana ne” diyebilir miyiz? Son zamanlarda sayısı gittikçe artan
islamofobya ve küresel terör saldırılarına karşı daha ne kadar bigâne
kalabiliriz ki? Bu saldırının batı zihniyetinin bilinçaltındaki çirkin yüzü
olduğunu düşünmez miyiz? Muhtemelen Çanakkale'de kaybettiklerini yanlış yerde
arıyorlar ama yine bizim canımızı yakarak. Uluslararası ilişkiler ve devlet siyaseti
adeta bir satranç oyununa benziyor. Hamleye karşı hamle, oyuna karşı oyun. İşte
İstanbul seçimi belki de bu oyunların yeni bir parçasıydı. 23 Haziran bu
saldırılara karşı bir huruç hareketi, kurulmakta olan tuzakları ezip geçme
kararlılığı olarak önümüzde duruyor. Belki de çağdaş terör füzelerine karşı
‘Şahî’ toplarını ateşleyeceğiz o gün.
Kardeşim! Terör zamanımızın cüzzamı,
veremi, kara VEBASIDIR. Terörün katlettiği her masum can AZİZDİR. İnsan öldüren
her terörist CANİDİR. Onları kullanan, arkasındaki her güç ZALİMDİR. Terörü
övenler gaflet, dalâlet ve HIYANET içindedir. Kimse bizim KÖR, SAĞIR VE DİLSİZ
olduğumuzu sanması. Bütün tuzak ve saldırıların amacının FARKINDAYIZ. Bu
yüzden; Fitne zamanı her yazılana, her konuşana KAPILMAMALIYIZ. Doğru bile olsa
ateşe odun taşıyamayız. Gün ayrışma değil; sabır, metanet ve BİRLİK günüdür.
Söz konusu olan insan ve vatansa gerisi TEFERRUATTIR.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder