16 Nisan 2019 Salı

17 Nisan 2019 Çarşamba REİS Gazetesi/sayı107..................................Hayatın anlamı

Hayatın anlamı

Demek, hayatın anlamı iyilik üzere olmak ve hamd etmekle yakından ilişkilidir. Zira "Sizin en iyiniz, kendisinden hep iyilik beklenen ve kötülük etmeyeceğinden emin olunandır" sözü Peygamber efendimize (sav) ait.  Peki, iyiliğe nasıl ulaşılır, sonrası nedir ? Onun da formülü veriliyor o kutlu insanın dilinden: “Doğruluk insanı iyiliğe, iyilik ise insanı cennete götürür. Yalan insanı kötülüğe, kötülük ise insanı cehenneme götürür.” 

Bu yüzden “İçinizde insanları hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten sakındıran bir topluluk bulunsun. İşte kurtulacak olanlar onlardır” deniyor. Ali-i İmran suresinde 104. Ayet olarak geçen bu davet tabi ki biz Müslümanlara. Çünkü, hemen takip eden 110. Ayette “Siz, insanlar için ortaya çıkarılan, doğruluğu emreden, fenalıktan alıkoyan, Allah'a inanan hayırlı bir ümmetsiniz” ifadesi var. Diğer ümmetlere farkımız da bu, keşke inanmış olsalardı. Bu, elbette kendileri için daha hayırlı olurdu

Allah resulü bizim için rehberliğine devam ediyor. Hadisi şeriflerinde diyor ki: "İki şey var ki, ondan daha iyisi yoktur: Allahü teâlâya iman ve Onun kullarına iyilik etmek, şefkatli olmak. İki şey var ki, ondan daha kötü iki şey yoktur: Şirk ve insanlara kötülük etmek." “İyilik güzel huydur (güzel ahlaktır), kalbin rahat ettiği (insanın kalbini rahatlatan, gönlüne huzur veren) şeydir. Kötülük ise kalbin rahatsız olduğu ve halkın bilmesini istemediğin (insanların muttali olmalarından rahatsız olduğun) şeydir.” Görüyorsunuz hamd edecek ne kadar çok şey var. Sadece yol gösterilmiyor, nasıl olunacağı, nasıl yürüneceği de tarif ediliyor.

Şu sözü dikkatle okuyalım: “Bir zaman gelecek fitneler çoğalacak, insanlar dünya menfaati karşılığında dinlerini satacaklar. Bu zamanda iyilik yapmakta acele etmelisiniz.” Acaba bu günler mi kast ediliyor, muhatabı da biz miyiz acaba,  ne dersiniz ?

Peki öyle ise ne yapacağız ? Sinip, silinecek miyiz. Bu da bir bakıma o fitnelerin ateşine odun atmak değil de nedir ? Yok, hayır ! Daha ölmedik. Küçük büyük demeden yapacak çok şeyimiz var. Öncelikle “Ameller niyete göredir. Herkesin niyeti ne ise eline geçecek de ancak odur” sözünden işaret alacağız meselâ. Karamsarlık yok, ümitsizlik yok. "Ömründe hiç hayır yapmayan bir Müslümanın, başka Müslümanlara zarar vermesin diye bir dikeni, bir taşı, bir engeli yoldan kaldırması, Allah indinde makbul görülerek Cennete gitmesine sebep oldu" sözü bize fener olacak inşallah. Allah için söyleyiniz: Fitnenin çoğaldığı bir zamanda "Cehenneme girmesi haram olan ve Cehennemin de onu yakması haram olan kimseyi bildiriyorum. Dikkat ediniz! Bu kimse, insanlara kolaylık, yumuşaklık gösteren mümindir" sözü bizler için bir müjde değil midir ?

Yine içinde geçen ve ‘zaman’ anlamına gelen ‘ed-Dehr’ kelimesinden dolayı Dehrsûresi diye de bilinen ‘İnsan’ suresinde başlıca, ahiret hayatıyla ilgili meseleler ve özellikle takva sahiplerinin cennette kavuşacakları çeşitli nimetler konu edilmekte. Özellikle 5-8 ayetlerde olağanüstü bir tasvir var: “İyiler cennette kâfur katkısı bulunan kadehlerden içerler. Bu Allah’ın has kullarının içeceği bir pınardan doldurulmuştur. Allah’ın has kulları ise adaklarını ifa ederler. Kötülüğü her yönden kuşatmış olan ahiret gününden korkarlar. Onlar seve seve yoksula, yetime, fakire ve esire yemek yedirirler. Bunu yaparken de ‘Biz sadece Allah rızası için sizi yediriyoruz, sizden ne bir teşekkür ve ne de bir karşılık beklemiyoruz’ derler.” Bu kutlu mesajı aldıktan ve anladıktan sonra mümkün müdür istikametten şaşmak ?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder