28 Nisan 2018 Cumartesi

28 Nisan 2018 Cumartesi 20:40 DİVAN ŞAİRLERİ........................Esrar Dede

Pek rengine aldanma felek eski felekdir,
Zîrâ feleğin meşreb-i nâ-sâzı dönekdir.

(Dünyanın rengine pek aldanma, dünya yine eski dünyadır, Çünkü dünyanın uygunsuz tabiatı dönektir.)

Yâ bister-i kemhâda, yâ vîrânede cân ver,
Çün bây ü gedâ hâke berâber girecekdir.

(İster ipekle döşenmiş yatakta, ister harap bir evde can ver, Çünkü zenginlerle fakirler toprağa aynı şekilde [eşit] girecektir.)

Allah’a sığın şahs-ı halîmin gazabından,
Zîrâ yumuşak huylu atın çiftesi pekdir.

(Allah'a sığın uysal kişinin öfkesinden, Çünkü yumuşak huylu atın çiftesi serttir.)

Yakdı nice cânlar o nezâketle tebessüm,
Şîrin dahi kasd etmesi câna gülerekdir.

(O kibarca gülümseme nice canları yaktı, Aslanın can alması da gülerek olur.)

Bed-asla necâbet mi verir hiç üniforma?
Zer-dûz pâlân ursan eşek yine eşekdir.

(Özü kötü olan insanlara hiç giydiği üniforma [makam, yetki] soyluluk verir mi? Altından yapılmış semer vursan eşek yine eşektir.)


Ziya Paşa,Terkîb-i bend, IX

27 Nisan 2018 Cuma

27 Nisan 2018 Cuma 11:20 DİVAN ŞAİRLERİ..............................Esrar Dede

Kâküllerine ol mehin, ey şâne, dokunma
Zencîri kırar bu dil-i dîvâne, dokunma
(O dolunaya benzeyen sevgilinin saçlarına sakın dokunma ey sevgilinin tarağı, yoksa deli gönlüm zincirlerini kırar kıskançlığından…)

Gül-berk misâli ciğerim pâreliyorsun
Ey bâd-ı seher, ol gül-i handâne dokunma
(Ey seher rüzgarı, goncanın bağrına sokulup yapraklarını dağıttığın gibi ciğerlerimi paramparça ediyorsun, o benim gül yüzlü sevgilime dokunma…)

Feryâd-ı ene'l-Hak eder âvâz-ı tanîni
Fâş etmesin esrârını, peymâne dokunma
(Benim gönlüm her neye baksa Rabbini görür, O'nu anar gizli sırlarla; bu gönül kasesini kırma ki sırları açığa çıkmasın…)

Bünyân-ı nizâm-ı felek, ol kûy-ı belâdır
Âlem yıkılır bu dil-i vîrâne dokunma
(Ey zavallı Esrar, âlemin nizamı Hak erenlerinin mahzun gönüllerindedir, onların gönüllerini kırma ki kainat yerle bir olmasın…)

İçtikleri hep hûn-ı ciğerdir fukarânın
Şeyhâ, kerem et, hâtır-ı rindâne dokunma
(Dervişlerin içtikleri kendi ciğerlerinin kanı oldu bir nice zamandır; şeyhim, kerem eyle, müridlerinin gönlüne dokunma…)

Eğlenceleri zülf-ü dil-ârâm-ı elemdir
Dinle, ne siyah gûndur o efsâne, dokunma
(Onların tek zevkleri senin huzur veren elemlerindir, dinle ne acıklı hikayelerdir onlar, aman acıyıp da o elemleri bizden alma, dokunma…)

Şâhım, senin Esrâr sadâkatli kulundur
Lûtfeyle, o derviş-i perîşâne dokunma
(Senin derdin bize dermandır, senin kaş çatışın bize ilaçtır, senin uzak duruşun bize çağrıdır… Eşikteki kalbimdir, bas da geç şeyhim! Ama ne olur öyle bakma, yanıyor yüreğim sızım sızım...Sultanım, Esrar senin sadık bir kölendir, lutfeyle bu derviş-i perişane dokunma…)

Galata Mevlevihanesi Sufilerinden Esrar Dede'den
----------------

(*) Esrar: Sırlar

27 Nisan 2018 Cuma 11:00 İĞNE/ÇUVALDIZ.........................................Belki de problem bizdedir

Belki de problem bizdedir

Adamın biri çalışma arkadaşlarının eskisi kadar anlayışlı olmadığını, bencil olduklarını ve çıkarlarına göre hareket ettiklerini düşünüyormuş. Bu durumu sürekli kafasında kuruyor, uzun uzun onları gözlüyor ve kendine hak verecek sonuçlar çıkarıyormuş. 

Bu arada onların da sık sık aralarında fısıldaşıp, kendisine doğru baktıklarını yakalıyormuş. Bakışları karşılaşınca kısa bir gülümsemeyle bakışlarını kaçırıyorlarmış. Bu arada birisinden yöneticiden topluca randevu aldıklarını duymuş. İyice emin olmuş: demek ki demiş bunlar benim aleyhimde bir şeyler çeviriyorlar. Mutlaka benim yerimde gözleri var. Bana iftira atıp ayağımı kaydıracaklar. Artık onlara bir ders verilmesi gerek. İş işten geçmeden bu durumu yöneticiye şikayet etmeliyim. Onlardan evvel davranıp pozisyonumu güçlendirmeliyim. Yöneticimiz iş ortamında huzursuzluk çıkaranları affetmeyecektir.

O da yöneticiden randevu istemiş. Randevunun doğum gününe denk gelmesini istiyormuş. Çünkü bu görüşme doğum gününde kendisine şans getirecekmiş. İstediği gibi de olmuş randevuyu Pazartesi günü sabahına almış. Diğerleri davranamadan ben çoktan görüşmüş olurum diyormuş sevinerek. 

Telefonu kapatmadan önce sekretere kendisinin randevu istediğini kimseye söylememesini de sıkı sıkıya tembih etmiş. 

Hafta sonunda arkadaşlarının her biri için bir kabahatler listesi hazırlamış. Kim geç kalıyormuş, kim işi yetiştirememiş, kim sık sık izin alıyormuş, kim mesai sırasında arkadaşlarıyla şakalaşıp zaman israfı yapıyormuş hepsini bir bir yazmış. Kendisine komplo kuranları yöneticiye nasıl perişan ettireceğini hayal etmiş uzun uzun. 

Pazartesi sabahı en güzel takımını giyerek, şikayet listesi çantasında yöneticinin odasına yönelmiş. Yolda işe sık sık geç kalan arkadaşıyla karşılaşmış, selam vermeden "Ne o ?" demiş, "Bu sabah erkencisin ?" Arkadaşı "Sana da günaydın" demiş, "Evet bu sabah çocuğu kreşe hanım götürdü. Benim çok önemli bir işim var da." "Hımmm" demiş bizimki, bir taraftan da içinden "görürsün biraz sonra o önemli işi sen" diyormuş. 

Asansörde bu defa sık sık izin alan arkadaşıyla karşılaşmış. Yine aklına selam vermek gelmemiş ama, "Ooo ! Beyim yine izin mi alacaksın?" demiş iğneli bir ses tonuyla. Arkadaşı içinde bir tövbe estağfurullah" çekmiş, "Yok, annemi hastaneden çıkardık, iyi çok şükür. İzin değil de teşekkür için yöneticiyle görüşeceğim."

Koridorda şakacı arkadaşlarıyla karşılaşmışlar. Elinde bir buket çiçek bekliyormuş. İyice pirelenmiş bizimki: "Ne o arkadaşlar ? Nedense hepinizin bugün yöneticiyle görüşeceğiniz tutmuş. Bi de çiçekle gelmiş, şuna bak !…cık, cık, cık…" Şakacı "Günaydın arkadaşlar, malum bugün arkadaşımızın doğum günü. Elimiz boş mu gelecektik." Diğerleri gülerek karşılamışlar bu sözleri. Adam iyice dellenmiş : "Şakanın sırası mı ? Kimbilir yöneticiye ne cıvık cıvık yağ yakacaksın. Böyle çiçekle, miçekle…Hey Allahım !…cık, cık, cık…" 

Sekreterin yanına üç kişi birden girmişler. "Hoşgeldiniz" demiş sekreter. "Tam saatinde geldiniz, buyrun içeri". Hepsi birden kapıya yönelince adam hiddetle "Siz nereye ? demiş, "Randevu benim, öyle değil mi sekreter hanım ?" "Tabi, tabi buyrun yönetcimiz sizi bekliyor, bu arada doğum gününüz kutlu olsun !" 

Adam diğerlerine "Gördünüz mü ?" gibisinden kibirle bakarak asabi bir hareketle kapının koluna hamle yapmış. İçinden "Ben size gösteririm, siz şimdi biraz bekleyin bakalım" diyormuş hiddetle.

Kapının açılmasıyla birlikte önce içerdeki kalabalığı görüp donakalmış. Sonra da arkasından giren diğer iki arkadaşının göğüs temasıyla öne doğru itilmiş. İçerde başta yönetici ve tüm çalışma arkadaşları ayakta onu alkışlıyorlarmış. Çalışma masasının üzerinde de kocaman bir pasta varmış. 

"Doğum günün kutlu olsun !" sesleri arasında uzun süre kendisine gelememiş. Kekelemekten konuşamıyormuş da. Yönetici ve arkadaşları onun bu durumunu telafi edercesine yaklaşıp elini sıkmışlar ve kucaklamışlar tek tek. 

Pastanın başına gelip oturduğunda şaşkınlıktan ne diyeceğini bilemiyormuş. Neşe içinde pastalarını yiyip çaylarını içmişler. Şakacı ortamın en renkli kişisiymiş, şakalarıyla herkesi kırıp geçiriyormuş. Bu arada asansördeki arkadaşının annesinin sağlığı da konuşulmuş masada. İlgisi ve anlayışı için teşekkür edilmiş yöneticiye. O da "Ne demek, hepimizin annesi babası var. Elbette bu konularda birbirimize anlayışlı olacağız. Biz bir ekip değil miyiz ?" 

"Ben de şakacı arkadaşımıza bilhassa bu özel günü düşünüp organize etmesinden dolayı teşekkür etmek istiyorum. Böylece hep birlikte hoş bir birliktelik yaşamış olduk."

Adam şok üstüne şok yaşıyormuş. Bu defa da gözleri dolmuş yaşadıklarından. Şakacıya bakıyormuş hayretle. O ise hala etrafındakilere şakalarına devam ediyor, kendisine de gülümseyerek mukabele ediyormuş. 

Bir ara yönetici adama dönüp sormuş: "Siz ne için benimle görüşmek istemiştiniz ?" Odada bir sessizlik olmuş. Herkes adamın ne diyeceğini merak ediyormuş. 

Adam arkadaşlarına uzun uzun sevgiyle bakmış, sonra gözlerindeki yaşları salıvererek yöneticiye şu karşılığı vermiş: "Doğrusu size ne söyleyeceklerimi şu anda tamamen unuttum. Ama size Arkadaşlarımın ne kadar iyi insanlar olduğunu, sizin ne kadar anlayışlı ve hakbilir bir yönetici olduğunuzu, birlikte ne kadar iyi bir ekip olduğumuzu anlatmak istiyordum herhalde. Çünkü söyleyeceklerim her neyse şu anda tamamen önemini yitirmiş durumda. Size ve arkadaşlarıma her şey için çok teşekkür ediyorum. Benim için unutulmayacak bir sürpriz oldu bu."

Her hikayede ibret alınacak bir yan vardır mutlaka. Bakmalı ve fakat görebilmeliyiz de. 

Bu ders işte bu hikayede olduğu gibi hep haklı olduğumuzu düşündüğümüz, karşımızdakilerden yakındığımız zamanlar için. Eleştirip , söylendiğimiz hatta bazen de hırçınlaşıp insanlara zarar verdiğimiz anlar olabilir. Zaman zaman diğerleri hakkında yanlış algılara kapılabiliriz. Ama hiç aklımıza gelmez ki hakikat bambaşkadır.

Düşündüğümüz problem daima karşımızdakilerde olmayabilir. Belki de problem bizdedir, ne dersiniz ?


Çuvaldızı başkasına batırmadan önce az birazcık iğneyi kendimize batırırsak belki uyanacağız.

Henüz çok gençtim. İnançlıydım, çok okuyordum ve iddialıydım. Etrafıma bakar, nedense hep eğrilik görür, onları sözle ya da eylemle düzeltmeye çalışırdım. Yatılı okumuştum. Sonra da Üniversite için İstanbul. İdealisttim. Tatillerde geldiğim evde pek çok şey beni rahatsız ederdi. Anlamazdım.

Sürekli evden dışarda olduğum için ev hallerini, gelenekleri ve insan davranışlarına yabancıydım. Hatta bu yüzden nişanlımın çeyiz hazırlığını bile küçümsedim. Ne gerek var havasındaydım. 

Anlamadığım ve düşünemediğim şey; çeyizin sadece erkeklerin çalıştığı zamanlardan kalan evlenecek kızın evliliğe katkısı bir gelenek olmasıydı. Çeyiz, benim gördüğüm manada kap kaçak, bez çaput değil ev hanımı olacak genç kızların dokunulmaz, kutsal dünyalarıydı adeta. 

Kız çocuğu olan ailelerin, daha onlar küçükken bu hazırlığa başlayarak evlenecek yaşa ve evleneceği zamana kadar çeyiziyle meşgul olduklarını bilmiyordum. Çeyizin ne demek olduğunu, dantel örtü, işlemeli havlu ve yastıkları, dikiş ve nakış gibi el emeği ile üretilen şeyleri görmemiştim. Kız daha beşikteyken çeyiz faaliyetinin başladığını romanlarda, filmlerde, köylerde olur zannediyordum. Kız nişanlandığında alınan malzemelerin bütün konu komşuya, eşe dosta, akrabaya dağıtılarak el birliği ile çeyiz hazırlandığından hiç haberim yoktu. 

İğne boncuk oyaları, çorap ve kanaviçe takımları, tığ oyaları, yaprak oya, horoz gözü, tel oya, kabak çiçeği, biber, gül oya, minik oya, domates oya, çeper oya, zengin oyası, mercimek oya, filkete (dezgaf) vb.hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Nişanlımın bana anlatmak ve göstermek istediklerini önemsemedim. Yaşadığı hayal kırıklığını anlayamadım. Gözyaşlarını nişanlılık heyecanına vehmettim. Farkında olmadan ona adeta hoyratça bir 'çuvaldız' batırmışım.

Şimdi düşünüyorum da evlendiğimde benim için çok kıymetli olan kütüphaneme ve kitaplarıma gösterdiği alakasızlığı da doğru anlayamamışım. Her temizlik sonrası raflara, vitrinlere yerleştirdiği dantel örtülerin kıymetini hala düşünemeyen ben onun kitaplarıma karşı gösterdiği bu duyarsızlıktan fena halde inciniyordum.

Aradan yıllar geçti. İkimiz de nene dede olduk. Eşim hala çeyiz heyecanı içinde. Çocuklarımızı evlendirirken onlardan çok oya, örgü, işlemeli yatak örtüleri ve kap kacakla ilgiliydi. Hatta torunlarımız için alışveriş yaparken bile, onlar için şimdiden böyle şeylerin tatlı telaşı içinde olduğunu görebiliyorum. Kitaplarımsa hala evin içinde bir türlü yer bulamıyor.

Bu iğne çuvaldızdan daha acı verdi inanın. Keşke çuvaldızı batırmadan önce bu küçük uyarıyı yüreğimde hissedebilseydim.

26 Nisan 2018 Perşembe

26 Nisan 2018 Perşembe 19:30 DİVAN ŞAİRLERİ........................Somuncu Baba

Biz Ol Uşşak-ı Serbazız 

Biz ol uşşak-ı serbazız / Akıl rüşd bize yâr olmaz 
Mey-i aşk ile sermestiz / Bize hergiz humâr olmaz. 

(Biz korkusuz âşıklarız / Hak yolunda istikamet üzere olmakta akıl bize dost değildir / Aşk şarabı ile kendimizden geçmişiz / Ama bizde asla sarhoşluk sersemliği olmaz)

Diriyiz daim, ölmeyiz / Karanularda kalmayız 
Çürüyüp toprak olmayız / Bize leyl ü nehâr olmaz. 

(Daima diriyiz, ölmeyiz / Karanlıklarda kalmayız / Çürüyüp toprak da olmayız / Bize gece ve gündüz olmaz)

Bizim illerde ay ü gün / Sebat üzre durur daim 
Televvün erişip ona / Gehi bedr ü hilâl olmaz. 

(Bizim illerde ay ve güneş / Yerinden oynamadan sabit durur daim / Renkten renge girmez, döneklik, kararsızlık yapmaz / Zamanı gelse bile dolunay hilâl olmaz) 

Bizim gülşendeki güller / Dururlar taze solmazlar 
Hazan olup dökülmezler / Zemistan ü bahar olmaz. 

(Bizim gül bahçesindeki güller / Hep tazedirler, solmazlar / Sonbaharda da dökülmezler / Çünkü baharlar kış olmaz) 

Şarab-ı aşkı çün içtik / Feragat mülküne göçtük 
Yanıp aşkınla tutuştuk / Bize tahrik ü târ olmaz. 

(Madem ki aşk şarabını içtik / kimlik, kişilik ve varlıktan vazgeçip "ASL"a ulaştık/ Yanıp aşkınla tutuştuk / Artık biz başkalarınca harekete geçirilip perişan edilemeyen Hakk Dostlarıyız)

Ereliden şems nâruna / Vücudum zerreden katre 
Ne katre ayn-i bahar oldu / Ona k'ar ü kenar olmaz.

(Güneş ışığına ereliden / Vücudum güneş ışığında görünen ufacık tozdan bir su damlasına döneli beri / O su damlası baharın ta kendisi oldu / Ki onun derinliğinin dibi kenarı yoktur)

Bırak ey Hamidâ varı / Görsem desen sen ol yârı 
Göricek ol tecellâyı / Ondan özge kemâl olmaz. 

(Hakk'a ait olanları sahiplenip kullarına öyle gözükmeyi bırak ey Hamid / Görsem desen sen ol sevgiliyi -Allah (celle celâlihu) / Göreceksin o zaman Allah'ın (C.C.) lütfuyla ilâhi kudretin meydana çıkmasını, Hak nurunun te'siriyle kulun kalbinde hakikatın bilinmesini / Zira ondan başka olgunlaşma, fazilet olmaz) 


Biz Ol Uşşak-ı Serbazız / Şeyh Hamidî Velî Aksarayî (Somuncu Baba)

26 Nisan 2018 Perşembe 12:00 ÇOCUKÇA.......................................Çocuktur ki asıl hür


Çocuktur ki asıl hür

ddddddddddddddddddddddd jjjjjjjjjjjjjjjjj
jjjjjjjjjjjj jjjjjjjjjjjjjjjjj jjjjjjjjjjjjjjjjj ddd
dddddddddddddddddddddddddd ffffff ddd
═════════۩¥   ¥۩═════════
Uçurtmam hep göklerde selam verir semaya
Gökkuşağının üstünde kayarım ben umuda
Bir havai fişek gibi parlarım karanlıkta
Kötülük demeyin bana yok olurum sonsuza


Ben bir çocuğum/Ümit Zafer Bağcı
═════════۩¥   ¥۩═════════
dddddddddddddddddddddddddddddddddd ffffff ffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffdddddddddddddd ddddd ddddddddddddddd jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj

jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj dddddddddddddddddddddddddddddddddd tttttttttttttttttttttttt
jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj dddddddddddddddddddddddddddddddddd gggggggggggggggggg

jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj 

ddddddddddddddddddddddd jjjjjjjjjjjjjjjjj
jjjjjjjjjjjj jjjjjjjjjjjjjjjjj jjjjjjjjjjjjjjjjj ddd
dddddddddddddddddddddddddd ffffff ddd
═════════۩¥   ¥۩═════════
Açıl susam açıl, gireceğim / Eski zaman düşlerimdeki gibi
Korkumuz yok kırk haramiden / Kirlenmemiş umutlarımız gibi
═════════۩¥   ¥۩═════════

jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj
jjjjjj  ffffffffffffffffffffffffffffff ffffffffffffffffffff

dddddddddddddddddddddddddddddddddd ffffff ffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffdddddddddddddd ddddd ddddddddddddddd jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj

jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj dddddddddddddddddddddddddddddddddd tttttttttttttttttttttttt
jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj dddddddddddddddddddddddddddddddddd gggggggggggggggggg

jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj 

dddddddddddddddddddddddddddddddddd jjjjjjjjjjjjjjjjj
jjjjjjjjjjjjjjjjj jjjjjjjjjjjjjjjjj jjjjjjjjjjjjjjjjj ddd
ddddddddddddddddddddddddddddddd ffffff ddd
════════════۩¥   ¥۩═════════
Davet ettik Yûnusu
Soframız kuş sofrası (Ali Akbaş)
════════════۩¥   ¥۩═════════

dddddddddddddddddddddddddddddddddd ffffff ffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffdddddddddddddd ddddd ddddddddddddddd jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj

jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj dddddddddddddddddddddddddddddddddd tttttttttttttttttttttttt
jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj dddddddddddddddddddddddddddddddddd gggggggggggggggggg
jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj 

dddddddddddddddddddddddddddddddddd jjjjjjjjjjjjjjjjj
jjjjjjjjjjjjjjjjj jjjjjjjjjjjjjjjjj jjjjjjjjjjjjjjjjj ddd
ddddddddddddddddddddddddddddddd ffffff ddd
════════════۩¥   ¥۩═════════
Men bağcaların gülüyem / Her çimenün bülbülüyem
Kırk kapunun kilidiyem / Açabilen gelsün berü (Hataî)
════════════۩¥   ¥۩═════════
ddddddddddddddddddddddddddddddd ffffff
ddddddddddddddddddddddddddddddd ffffff
ddddddddddddddddddddddddddddddd ffffff
dddddddddddddddddddddddddddddddddd ffffff ffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffdddddddddddddd ddddd ddddddddddddddd jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj

jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj dddddddddddddddddddddddddddddddddd tttttttttttttttttttttttt
jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj dddddddddddddddddddddddddddddddddd gggggggggggggggggg
jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj 

dddddddddddddddddddddddddddddddddd jjjjjjjjjjjjjjjjj
jjjjjjjjjjjjjjjjj jjjjjjjjjjjjjjjjj jjjjjjjjjjjjjjjjj ddd
ddddddddddddddddddddddddddddddd ffffff ddd
════════════۩¥   ¥۩═════════
Annesi gül koklasa, ağzı gül kokan çocuk / Ağaç içinde ağaç geliştiren tomurcuk 
Fatihlik nimetinden yüzü bir nurlu mühür / Biz akıl tutsağıyız, çocuktur ki asıl hür (Çocuk/Necip Fazıl Kısakürek)
════════════۩¥   ¥۩═════════

dddddddddddddddddddddddddddddddddd ffffff ffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffdddddddddddddd ddddd ddddddddddddddd jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj

jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj dddddddddddddddddddddddddddddddddd tttttttttttttttttttttttt
jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj dddddddddddddddddddddddddddddddddd gggggggggggggggggg
jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj 

dddddddddddddddddddddddddddddddddd jjjjjjjjjjjjjjjjj
jjjjjjjjjjjjjjjjj jjjjjjjjjjjjjjjjj jjjjjjjjjjjjjjjjj ddd
ddddddddddddddddddddddddddddddd ffffff ddd
════════════۩¥   ¥۩═════════
Bir çocuk / Top zannetti güneşi / Uzattı ellerini / Tuttu / İndirdi yeryüzüne 
Topladı / Mahalle arkadaşlarını yanına / Bir takım kurup / Başladılar oynamaya...(Çocuk ve Oyun/Derya Altıntren)
════════════۩¥   ¥۩═════════

dddddddddddddddddddddddddddddddddd ffffff ffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffdddddddddddddd ddddd ddddddddddddddd jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj

jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj dddddddddddddddddddddddddddddddddd tttttttttttttttttttttttt
jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj dddddddddddddddddddddddddddddddddd gggggggggggggggggg
jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj 

dddddddddddddddddddddddddddddddddd jjjjjjjjjjjjjjjjj
jjjjjjjjjjjjjjjjj jjjjjjjjjjjjjjjjj jjjjjjjjjjjjjjjjj ddd
ddddddddddddddddddddddddddddddd ffffff ddd
════════════۩¥   ¥۩═════════
Uçurtmam hep göklerde selam verir semaya / Gökkuşağının üstünde kayarım ben umuda / Bir havai fişek gibi parlarım karanlıkta / Kötülük demeyin bana yok olurum sonsuza ( Ben bir çocuğum/Ümit Zafer Bağcı)
════════════۩¥   ¥۩═════════

dddddddddddddddddddddddddddddddddd ffffff ffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffdddddddddddddd ddddd ddddddddddddddd jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj

jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj dddddddddddddddddddddddddddddddddd tttttttttttttttttttttttt
jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj dddddddddddddddddddddddddddddddddd gggggggggggggggggg
jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj 

25 Nisan 2018 Çarşamba

25 Nisan 2018 Çarşamba 15:30 DİVAN ŞAİRLERİ.......................Şeyh Galip

Şeyh Galip'ten bir Gazel

1. Aşk bir şem‘-i ilâhîdir benim pervânesi
Şevk bir zencîrdir gönlüm anun dîvânesi

(Aşk ilahi bir alevdir, ben de onun pervanesiyim.Bir zincirdir coşkunluk, benim gönlüm onun köşkü )

2. Mahrem-i râz olalı gamzenle oldu hâtırım
Âşinânın âşinâ bîgânenin bîgânesi

(Hatırım senin yan bakışınla sırdaş olduğundan beri seni tanıyanla tanış, sana yabancı olana da yabancıdır. Benim hatırım bilenle bildik yabancıyla yabancı kesildi)

3. Zühd-i huşku bezm-i nûş-â-nûşdan fark eylemez
Böyledir erbâb-ı hâlin meşreb-i rindânesi

(Hâl ehlinin rindane tarzı böyledir: Ham sofuluk ile daim meclisini birbirinden ayırt etmez, ikisini bir görür.)

4. Âlem-i âbın sevâd-ı hâki hep pür-feyz olur
Çeşme-i hûrşîd-i hikmetdir hum-ı mey-hânesi

(Meclisinin toprağının karası feyizle dopdoludur. Bilgece bakışın hikmet güneşinin çeşmesidir.)

5. Ol nigâh-ı çeşm-i zehr-âlûddan mey-nûş-ı nâz
Ben humâr-ı nergis-i şehlâsının mestânesi

(O, zehirli gözün bakışından sarhoştur. Bense onun nergise benzeyen şehla gözündeki sarhoşluğun sarhoşuyum. O bana yan yan bakan nergisler gibi gözün mahmurluğuyla mest oldum, kaybediverdim kendimi!)

6. El-hazer gâfil bulunma hançer-i hâbîdeden
Güft-gûy-ı katldir dâ’im anun efsânesi

(Kınında uyuyan hançerden gafil olma, sakın! Çünkü onun anlattığı hikâyeler daima öldürmek üzerinedir.)

7. Mahrem-i halvet-sarây-ı zevkı ol Gâlibde gör
Başkadır rez duhterinin meşreb-i ferzânesi


(İlahî nurların ilk tecellisi olan içli dışlı olmayı Galip’te gör. Asmanın kızı olan üzümün körpe tarzı bir başkadır!)

25 Nisan 2018 Çarşamba 14:27 ÇOCUKÇA..................................Sevginin dili


Sevginin dili

Ressama "mutluluğun resmini çizebilir misin" diye sormuşlar. Ressam demiş ki ben çizerim de sen anlayabilir misin

fffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffff
dddddddddddddddddddddddddddddddddd
jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj

dddddddddddddddddddddddddddddddddd

jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj
ffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffff ffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffff
dddddddddddddddddddddddddddddddddd ffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffff
dddddddddddddddddddddddddddddddddd

fffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffff
dddddddddddddddddddddddddddddddddd
jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj

fffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffff
dddddddddddddddddddddddddddddddddd
jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj

fffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffff
dddddddddddddddddddddddddddddddddd dddddddddddddddddddddddddddddddddd
jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj dddddddddddddddddddddddddddddddddd ggggggggggggggggg
jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj

ddddddddddddddddddddddddddddddddddjjjjjjjjjjjjjjjjj jjjjjj jjjjjjjjj ddddddddddddddddddddddd
════════════۩¥   ¥۩═════════
jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj
jjjjjj  ffffffffffffffffffffffffffffff ffffffffffffffffffff
════════════۩¥   ¥۩═════════
dddddddddddjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj yyyyyy yyyyyyyyyyy jjjjjjjjjjjjjjjj

fffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffddddddddd  dddddddddddddddddddddddddjjjj jjjjjjjjjjj jjjjjjjjjjjjjjjjj fffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffff

dddddddddddddddddddddddddddddddddd dddddddddddddddddddddddddddddddddd
jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj dddddddddddddddddddddddddddddddddd ggggggggggggggggg
jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjdddddddddddddddddddddddddddddddddd jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj

jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj dddddddddddddddddddddddddddddddddd ggggggggggggggggg
jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjdddddddddddddddddddddddddddddddddd jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjdddddddddddddddddddddddddddddddddd 

jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhh
fffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffff
dddddddddddddddddddddddddddddddddd
════════════۩¥   ¥۩═════════
jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj
jjjjjj  ffffffffffffffffffffffffffffff ffffffffffffffffffff

════════════۩¥   ¥۩═════════

jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj pppppppppppppppppppppppppp ddddddddddddddddd ddddddddddddddddd fffffffffffffffffff jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj

fffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffff dddddddddddddddddddddddddddddddddd
jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj ddddddddddddddddddddddddddddddddddjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj jjjjjjjjjj



dddddddddddddddddddddddddddddddddd jjjjjjjjjjjjjjjjj
jjjjjjjjjjjjjjjjj jjjjjjjjjjjjjjjjj jjjjjjjjjjjjjjjjj ddd
ddddddddddddddddddddddddddddddd ffffff ddd
ddddddddddddddddddddddddddddddd ffffff
════════════۩¥   ¥۩═════════
jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj
jjjjjj  ffffffffffffffffffffffffffffff ffffffffffffffffffff
════════════۩¥   ¥۩═════════

dddddddddddddddddddddddddddddddddd ffffff ffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffdddddddddddddd ddddd ddddddddddddddd jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj

jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj dddddddddddddddddddddddddddddddddd tttttttttttttttttttttttt
jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj dddddddddddddddddddddddddddddddddd gggggggggggggggggg
jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj 

jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj dddddddddddd
dddddddddddddddddddddd gggggggggggggggggg
jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj 
════════════۩¥   ¥۩═════════
═════════&۩¥  ¥۩══════════════
Güzelikte naziri yok cihânda
Misâli gelmemiş devr ü zamanda
═════════&۩¥¥۩═══════════════════
════════════۩¥   ¥۩═════════

dddddddddddddddddddddddddddddddddd jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj jjjjjjjjjjjjjjj ddddddddddddd dddddddddddddd hhh ddddddd gggggggggggggggggg jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj jjjjjjj dddddddddddddddddddddddddddddddddd jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj


jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj dddddddddddd
dddddddddddddddddddddd gggggggggggggggggg
jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj 
════════════۩¥   ¥۩═════════
════════۩¥ ¥۩═════════════════
Geç kaşıyla gözleri her lahza âl üstündedir
Kırmağa âşıkları her dem hayâl üstündedir
════════۩¥ ¥۩═════════════════
════════════۩¥   ¥۩═════════
Sevgi ve şefkat her çocuğun hakkıdır

jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj dddddddddddd dddddddddddddddddddddd gggggggggggggggggg
jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj 


════════════۩¥   ¥۩═════════
════════۩¥ ¥۩═════════════════
Senin dudakların pembe
Ellerin beyaz,
Al tut ellerimi bebek
Tut biraz!
════════۩¥ ¥۩═════════════════
════════════۩¥   ¥۩═════════

jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj dddddddddddd dddddddddddddddddddddd gggggggggggggggggg

jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj 

jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj dddddddddddd dddddddddddddddddddddd gggggggggggggggggg

jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjj