Bir Millet Uyanıyor
Kurtuluş
Savaşıyla ilgili çekilmiş ‘Bir Millet Uyanıyor’ filminin ikinci versiyonu yönetmeni
Ertem Eğilmez olan 1966 yapımı 35 mmlik siyah beyaz bir film. Senaryosu Sadık
Şendil tarafından yazılmış. Yapımcı hazırlık sürecinde Erman Film (Nahit
Ataman), yapım sürecinde ise Arzu Film (Ertem Eğilmez) olmuş.
Görüntü Yönetmeni Orhan Kapkı, Kriton İlyadis. Oyuncular; Kartal Tibet (Kaptan Davut), Münir Özkul (Tilki Onbaşı), Atıf Kaptan, İhsan Yüce (Borazancı) ve Erol Taş (Ahmet).
Görüntü Yönetmeni Orhan Kapkı, Kriton İlyadis. Oyuncular; Kartal Tibet (Kaptan Davut), Münir Özkul (Tilki Onbaşı), Atıf Kaptan, İhsan Yüce (Borazancı) ve Erol Taş (Ahmet).
Ertem
Eğilmez’in aynı adla çektiği ikincisi Antalya’da ödül almış olmasına rağmen
ticari olarak iş yapmamış bir film. Yönetmeni Ertem Eğilmez bir röportajında bu
konuda şöyle konuşuyor:
“Bir Millet Uyanıyor’u çok ama pek çok beğenirim. Ziyan olmuş, önemi anlaşılamamış bir filimdir. Daha uzun bir süre istiklâl Savaşı hakkında bu kadar güzel, yer yer doğru mesajı olan bir film çıkmayacağı kanısındayım.”
“Bir Millet Uyanıyor’u çok ama pek çok beğenirim. Ziyan olmuş, önemi anlaşılamamış bir filimdir. Daha uzun bir süre istiklâl Savaşı hakkında bu kadar güzel, yer yer doğru mesajı olan bir film çıkmayacağı kanısındayım.”
Aynı röportajında Ertem Eğilmez filmin Nizamettin Nazif’in eseri
ile alakası olmadığını, sadece ticarî açıdan ismini kullandıklarını da itiraf
ediyor. İlk versiyonun senaryosu üstünde Sadık Şendil’le bir yıl çalışmışlar,
ama onu beğenmeyip yeniden yazmışlar. İstemişler ki İstiklâl savaşı çok önemli,
bunun filmi de güzel olsun.
Ertem Eğilmez filmin çekim aşamasında yaşadıklarını da şöyle anlatıyor:
“Filmin istiklâl Savaşı'nı en iyi yansıtacak açıdan baktığına eminim. İstiklâl Savaşı sıfırdan, bir minicik kıvılcımın doğuşuyla başladı, imkânsızlıklar içinde sürdürüldü. Bunu belirli bir kasabaya, bir çevrenin içine benzer çekim imkânsızlıkları içinde sıkıştırdık. Bunu da Nâzım'ın destanındaki yorumla yaptık. Tek tek kişileri almıştı, birbirleriyle bağlantıları yoktu, ama bütünü destana ulaşıyordu. Bu noktadan yola çıktık, savaşı başlatanları Çanakkale'de dövüşmüş 96. alayın hayatta kalmış 6-7 ferdine indirdik. Türkiye'nin çeşitli yerlerine dağılmışlardı. Onları topladık, savaşı onlarla başlattık. Filmin anlatım dili de benim için çok başarılı oldu. Biz de istiklâl savaşı koşullarıyla çalıştık. Ordular vadettiler tabanca vermediler. Binlerce mermi var dediler çok az mermiyle çalıştık. Oyuncular hep bam, bum diye bağırarak çektik filmi. Bilecik'te 45 gün ne yaptığımı bilmeden çalıştım. Dramatik yapısı belki iyi kurulmamıştı ama yer yer bu savaşı en iyi yansıtan filmlerden biri oldu. İstiklâl Savaşı'na ait filmlerde, genellikle savaşın tek bir noktasındaki hikâye anlatılmıştır. Savaşa genel olarak baktık biz. Bu genel bakışla, bence istiklâl Savaşı'nın tümünün ruhunu aksettirecek bir biçim ancak bu kadar doğru verilebilirdi...”
Ertem Eğilmez filmin çekim aşamasında yaşadıklarını da şöyle anlatıyor:
“Filmin istiklâl Savaşı'nı en iyi yansıtacak açıdan baktığına eminim. İstiklâl Savaşı sıfırdan, bir minicik kıvılcımın doğuşuyla başladı, imkânsızlıklar içinde sürdürüldü. Bunu belirli bir kasabaya, bir çevrenin içine benzer çekim imkânsızlıkları içinde sıkıştırdık. Bunu da Nâzım'ın destanındaki yorumla yaptık. Tek tek kişileri almıştı, birbirleriyle bağlantıları yoktu, ama bütünü destana ulaşıyordu. Bu noktadan yola çıktık, savaşı başlatanları Çanakkale'de dövüşmüş 96. alayın hayatta kalmış 6-7 ferdine indirdik. Türkiye'nin çeşitli yerlerine dağılmışlardı. Onları topladık, savaşı onlarla başlattık. Filmin anlatım dili de benim için çok başarılı oldu. Biz de istiklâl savaşı koşullarıyla çalıştık. Ordular vadettiler tabanca vermediler. Binlerce mermi var dediler çok az mermiyle çalıştık. Oyuncular hep bam, bum diye bağırarak çektik filmi. Bilecik'te 45 gün ne yaptığımı bilmeden çalıştım. Dramatik yapısı belki iyi kurulmamıştı ama yer yer bu savaşı en iyi yansıtan filmlerden biri oldu. İstiklâl Savaşı'na ait filmlerde, genellikle savaşın tek bir noktasındaki hikâye anlatılmıştır. Savaşa genel olarak baktık biz. Bu genel bakışla, bence istiklâl Savaşı'nın tümünün ruhunu aksettirecek bir biçim ancak bu kadar doğru verilebilirdi...”

Sinemaya Arzu Film'i kurarak başlaması da aynı yıl. Önce yapımcı olarak başarısız birkaç iş yapmışlar. Ardından ilk yönetmenlik denemesi 1964'te ‘Fatoş'un Fendi Tayfur'u Yendi’ filmiyle olmuş. Bu kez epey başarılı olmuşlar.
Ertem Eğilmez sinemada başarının ve ticari kazancın peşinde her türü denemiş, batmış çıkmış inanılmaz bir girişimci.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder