Yüreğimin sesi
Ey çocuk !
Ne kadar talihlisin
ve ne kadar habersiz
Sade altındaki çit bilsin
Sen yalnız, ben sessiz
Doya doya yaşa
Ömrünün her gününü
Her şey oyunmuş gibi
Sürdür çocukluğunu
Ne engeller çıkacak
Yolun Sınavla dolu
Bilmen gerekmez şimdi
Çileli yolculuğunu
Bilsen ki; dünya zor
Uzun yol, taşlı hep
Diken dökmüşler sanki
Her taşın altı akrep
Önce insan olmayı
Çetin engeller aşmayı
Sevmeyi, savaşmayı
Durma, unutma koşmayı
Güzel çocuk, dilerim;
Üstesinden gel acıların
Yüreğin sevgiyle çarpsın
Olmasın derin yaraların
----
Ankara/ 11 Şubat 2018 Pazar 15:30
Biz toprakla oynardık, boş arsalarda suyla ağaçla
Kısa pantolonlu dizlerimiz alışkındı, olurdu yara
Her sabah çıkar gider, yine de gelmezdik
kanamadan
İyice yorulmadan dönmezdik ya da acıkıp susamadan
Öyle çukulata filan yoktu, belki birkaç şeker
Biraz su, bir dilim yağlı ekmek haydi yine oyun
Sandviçimiz buydu, yoktu ki zaten hamburger
Varsa pekmez, ya da iki püsküüt arası
lokum,
Akşam ezanında dönmeliydik,
gelmezsek sopa yerdik
Ama hiç elinde kaşık peşimizde anneler görmedik
Televizyon daha yoktu, nazlanmak mı,
aklımıza bile gelmezdi
Öyle yemek seçmez, ağlamadan ne varsa iştahla yerdik
Yorgunduk zaten, yemek sonrası büzülür
kalırdık,
O yüzden «Haydi yatağa» sözünü hiç duymadık, uyurduk
Torunumun elinde tableti var, evde de bir
sürü oyuncak,
Yesin diye herkes peşinde, ne oyun biliyor ne de uyumak
-----
31 Ocak 2015
Cumartesi 23:30
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder