4 Aralık 2017 Pazartesi: Umre yolculuğumuzda 17. gün
Sabah hanımla birlikte tavafa gittik. Bugün Cüneyt için
döneceğim inşallah.
5. şavta kadar eşim bize uydu. Sonra baktım ağırlaştı. Son
dönüşü birlikte yaptık.

O kadar dikkat etmeme rağmen
tam da döner üfler bir vantilatörün karşısına oturmuşum. Gerçi üstümde hırkam
var, boğazımda da tülbent sarılı. Yine de iyi olmadı, kalkıp yerimi de
değiştirrmiyorum.
Bu sabah ta gruba zemzem suyunu ben dağıttım. Allah kabul
etsin.
Saat yarım gibi kalkıp öğle namazını kıldık. Saat birde
de hanımla birlikte öğle yemeğine indik.
Tekrar odamıza çıktığımızda traş
olup, banyo yaptım.
Hafıza kartı dolan telefonumu flash belleğe boşaltıp
yarınki Taif gezisine hazır olmak istiyorum. Daha öncesinden firma elemanı
İbrahimle sözleşmiştik. Laptopunu getirecekti.
Yine de birkaç telefon görüşmesi yapmam gerekti. İkindi
yaklaşıyordu. Geliyorum abi dedi. Ben de zaten lobideki masada onu bekliyorum. Eşim daha fazla beklemek istemedi. Gitti.

Neyse biraz uğraşıp sonunda
onları önce bir dosyaya, sonra da flash belleğe aktarabildik.
Bu arada ikindi de okunmuştu. İbrahim Ensar'ın Mekke
sorumlusu. Teşekkür edip hareme yollandım.
Ancak daha varmadan gelmekte olan
insan selinden namazın bittiğini anlamıştım.
Olan oldu bir kere. Eşim anlaştığımız yerdeydi. Onunla
gruba katılıp üst kata çıktık. Nedense ikinci bir tavaf daha yapmak istedi. Ben de
ona katıldım. Böylece Elif için de tavaf yapmış oldum. Allah kabul etsin.
Evlatlarım için hayırlara vesile olsun.
Grubun kimisi otele döndü, kimi kaldı. Biz de kalanlar arasındaydık. Herkes
kendi başına.
Bu sefer üst katta hatimin karşısında bir yere gittik. Yeni
telefonla fotoğraf çekmeye çalışıyorum. Birkaç kişiden de destek aldım.
Sonrasında yanımıza iki Bangladeş'li genç geldiler.
Birinin adı Arif İslam, diğerininki Muhammed imiş. Çat pat anlaşmaya çalıştık. Adı Arif İslam olan çok iyi teknoloji kullanıyor. Söylediklerimi anında kendi diline
çevirip okuyor. Sonra da kendi söyleyeceğini türkçeye çevirtip bana gösteriyor.
Benim birkaç fotoğrafımı çekip Blotoodla telefonuma
aktardı. Telefonundaki tercüme programı aracılıyla bayağı konuştuk. Bahreyn'de
çalışıyorlarmış. Erdoğan'ı tanıyor, biliyorlar. Sevdikleri de belli. Yalnız
kendi memleketlerinden sıkıntıları var galiba. Keşke Türkiye'ye gelebilsem dedi
bana.
e-posta adresimi verdim, bana yaz diyerek. Sonra da
vedalaşıp ayrıldık.
Önünden geçerken Ammar'a hanımla bir kez daha uğradık.
Imei'nin nasıl görüleceğini sordum, öğrendim.
Ayrıca telefonumuzun 2 megapiksel
olduğunu söyledi. Bu fotoğraf kalitesinin düşük olacağı anlamına geliyor.
Çin
malı ucuz bir telefon. Bu telefondan ancak bu olur dedi gülerek.
Çok ışıklı ortamlarda ve biraz mesafeli çekilirse iyi
sonuç alınabilirmiş. Yakın ve yetersiz ışıkta fotoğraflar kötü çıkıyor.
Telefonu biraz öğrenmeliyim Doğum günü hediyesi olarak eşime vereceğim. Küçük
bir internet paketiyle ona yeter de artar bile.
Otelde akşam yemeğini yedik. Veysel hoca bir ilahi
patlattı. Bir de yemek duası yaptı. Allah var, konuşkan adam. Bana biraz
susurluk'tan rahmetli aşık hafız hakkı'yı hatırlattı.
Yarın sabah tavaf var. Saat 10'da da Taif'e gidilecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder