1 Aralık 2017 Cuma

278 1 Aralık 2017 Cuma 22:10 UMRE GÜNLÜĞÜ..............................Mekke’de ikinci Cuma

 Mekke’de ikinci Cuma

1 Aralık 2017 Cuma: Umre yolculuğumuzda 14. gün

Sabah yine erken kalktım. Saat henüz 3'tü. Hanım kalkamadı. Hazırlanıp çıktım. Komşulardan da gelen var. Saat 3,5'ta buluşma yerindeyiz. Oturup bekliyoruz.

4'e çeyrek kala Selçuk hoca ve diğerleri geldiler. Hep birlikte tavaf yapacağımız üst kata çıkmak üzere yürüyen merdivenlere yöneldik.

Tavafa başladığımızda saat 4'ü beş geçiyordu. Yaklaşık 15 kişiyiz. Aramızda 3-4 kadın var. Tavafa hacerül esved hizasına on adım kala niyet ve dua ile başladık.

İnşallah bu tavafı da kızım Hilal için yapıyorum. Akşam geç vakit telefonla görüştük. Kedisi öldüğü için baş sağlığı diledik. Kandil tebriği yaptık. Burayı, yaptıklarımızı anlattık. O da iyi olduklarını, çalıştıklarını söyledi.

Selçuk hoca eşliğinde okunan, dua, zikir ve selatü selamları tekrar ederek tavafı 45 dakikada bitirdik. 4'ncü şavtta ilk ezan okundu. Bitirdiğimizde saat 4.50'yi gösteriyordu.

Arkada uygun bir yere geçip tavaf namazlarımızı kıldık. Ardından iki rekat teeccüt namazı. 

Terli olduğum için hırkamı çıkarıp giydim. Boynumdaki tülbent de bayağı iş görüyor. Yalnız gün boyu kurutmak lazım. Terden ıpıslak oluyor.

Sabah ezanı okundu. Kalktık sabah namazının sünnetlerini kıldık. 

Bir müddet bekledik. Seccademi Seyfettin hocanın seccadesiyle birleştirince aramızda Selçuk hoca da namazını rahat kıldı.

Bir ara Of'lu geldi yanımıza. İlginç bir tip. Aniden geliyor, sonra da kayboluveriyor.

Kaametle birlikte farza kalktık. Kabe imamı yine güzel okudu. Farzın peşinden mutad olduğu üzere cenaze namazı kıldık ve dua ettik.

Bugün Cuma. Cuma sabahları gerçekten kalabalık oluyor. Çıkışta yine bir insan seli halinde otelimize döndük.  

Eşim sonra kahvaltı ederiz dedi. Ben de yattım. Saat 6.30'du.

Telefonumu 9'a kurmuştum. Kalktık kahvaltıya indik. Sonra da odamıza çıkıp hazırlandık. Saat 10'u çeyrek geçe haremdeydik.

İkimiz de aslında kabenin yanına halılı yerlere inmek istiyorduk. Ama hanımın 'abdest' takıntısı yüzünden yine dışarda bir yer seçtik. 4 numaralı hanımlar tuvaletine yakın bir yer. Zemzem tower'in giriş çıkış kapısı önünde. Sağlı sollu erkek bayan yerlerini çevirip ayırmışlar.

Cumaya kadar buradayız. Namazdan sonra belki abdest tazeler kabe yanına ineriz. Şimdi biraz kaza namazı kılmalıyım.
….
Oturduğumuz yer Kral A.Aziz kapısının tam karşısı. Buradan da kabe görünüyor. Eğer meydanda kılacaksak ben burayı tercih ederim. Hanım için de uygun. Hem bayanlar için yer ayrılmış hem de bayan abdest alma yerine yakın.

Cuma namazından sonra eşimle sözleştiğimiz yerde bir araya geldik. Önce onun abdest tazelemesi için çantalarla ben bekledim. 

O geldi, bu kez ben abdest almaya 3. nolu tuvalete gittim. Giderken de ona bir tabure-sandalye buldum. Rahat edip oturması için.

Döndüğümde yukarıda tek başına tavaf etmek istediğini söyledi. Yürüyen merdivenlerle en üst kata çıktık. Ben kabeyi seyretmek üzere tam hacerül esved ışığının yanı ön tarafta bir tabure-sandalye bulup oturdum.

Çantalar bende Selma dönmeye başladı. Her şavtta şimdi ne okuyayım diye soruyor. Şimdi 4. şavtta.

Ben uzun uzun kabeyi seyrettim. Sıcak olduğundan fazla kalabalık değil. 

İnsanların rüknü yemaniye, kabe kapısına, hacerül esvede ve tevbe duvarına ilgisi oralarda izdihama yol açıyor. Aynı şekilde hatim kısmında namaz kılabilmek için de zorluyorlar.

Ben de imkan olsa dokunur, öper, ellerimi dayayıp tövbe istiğfar eder, namaz kılmak isterdim. Buraya bu aşkla gelmiş insanları kınayamam. 

İnşallah dokundukları, öptükleri, dayandıkları, secde ettikleri binanın sadece ve sadece beytullah yani Allahın evi olduğunu biliyorlardır. Dolayısıyla taşa toprağa secde etmediklerinin bilincindedirler. Burada aslolan Allahtır ve davetine icabet edilmiştir. 

Bu nedenle bizzat Allah'tır beytullaha anlam katan. Özünde kıble ve secde Allaha dönmek ve yalvarmaktan ibaret değil midir ki ?

Güneş buluta girdi. Hanım için son iki tur. Bu iyi olacak. Rabbim kabul etsin. Güneşe ve sıcağa rağmen hanım tavafını bitirdi. 

Yeşil ışıklı florasan dibinde gölgelik bir yer buldum. Seccadeleri serdik. Eşim tavafa namazı kıldı. Sonra da oturup tavaf edenleri ve kabeyi seyretmeye başladık.

Bir ara Emire isminde küçük bir kız çocuğuyla ilgilendik. İki de ablası vardı. İkindiye kadar orada gölgede oturduk. 

İkindi ezanı okundu. Hemen namaza kalktık. Yerimiz pek güzeldi. Oturmaya devam ettik. Gelen giden de oluyordu. Yaşlılar, engelliler, çantasını bırakmak isteyenler, biraz nefeslenmek için oturanlar…K.Maraşlı ve Adapazarlı iki hacı abi de onlardandı.

Bizimkiler Selçuk hoca eşliğinde ikindi sonrası tavaf yaptılar. Onlar bitirip tavaf namazı için oturduklarında biz kalktık. 

Otele gelip yemeğimizi yedik. Akşam namazlarımızı odamızda kılmıştık. Sonrasında hanım yan odadaki arkadaşlarıyla muhabbete girdi. Ben de hazırlanıp çıktım.

Yatsı namazını bugünkü A.Aziz kapısı karşısındaki kabe gören yerde kıldım. Moralim bozuktu. 

Namazdan önce Selçuk hoca arayıp bugün değil de yarın Aziziyeye gidelim dedi. Usameye yanlış söylemiş. Ben de "o şart değil biz de gideriz" dedim, "taksi parasını ben veririm." O da "Peki o zaman" dedi, sözleştik.

Yatsıdan sonra caddenin başında epey bekledim. Selçuk hoca servisle geldi. Birkaç taksici ile konuştuk. Kimi 30 dedi kimi 20. Biriyle pazarlık yaptık ve 15 riyale götürmeyi kabul etti. Böylelikle meşhur Aziziyeye gittik.

Belki 10-15 dükkan, çok değil. Bir de işporta türü ikinci elciler. Dükkanları yukardan aşağı, aşağıdan yukarı iki defa taradık. 

Benim blackberry'den yok ! Onların deyişiyle mafişş ! Nokialardan da sadece Nokia 150 model benim istediğim gibi, onun da türkçe menüsü yok.

Bir işportada benim blackberrynin beyazına rasgeldik. Dediğine göre orjinalmiş. Çocuk 500 riyal istedi. İsterseniz havasında, o kadar da tok yani. Bir dükkanda da türkçe bilen biri eğer 100 riyal peşinat verirsek yarın siyah bir blackberry 9800 getirebileceğini söyledi. 200 riyale kadar da düştü. Ona da güvenemedik. Nasip işte. Olmayacaksa olmuyor.

Nokialar güzel ama anladığım kadar türkçe menülüsünü bulmak gerek. Buradakilerin çoğu arapça ve ingilizce. 

Bir yerde bulduk, daha doğrusu adam öyle dedi. Ama o da ısrarla parayı verin göstereyim dedi. 130 riyal istiyordu. Adam suratsız, aksi biriydi o da olmadı.

Bu arada Selçuk hoca kendi telefonunu 200 riyale sattı. 

Üzerinde pasaportu olmayınca 20 riyal eksik verdi adam. Bu akşam benim talihim yok gibi. Bereket Selçuk hoca dönüş taksi parasını (20 riyal) kendisi verdi. Böylece Aziziye macerası 15 riyal masrafla ve zaman kaybıyla sona erdi.

5.kata döndüğümde hanım hala yan komşu arkadaşlarındaydı. Ben gelince ayrıldı yanlarından. Odamıza geçtik. "Ne oldu ?" dedi. Ben de anlattım. "İyi olmuş" dedi. Benim buradan telefon almama pek razı değil.

Sabah erken kalkacağız. Oyalanmadan yattık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder