25 Kasım 2017 Cumartesi

272 25 Kasım 2017 Cumartesi 22:00 UMRE GÜNLÜĞÜ.....................Mekke turu

Mekke turu


25 Kasım 2017 Cumartesi: Umre yolculuğumuzda 8. gün

Sabah 6'da kahvaltı edip 7 gibi lobiye indik. Bizi geziye götürecek otobüsü bekliyoruz.


Ancak 7.30'da geldiler. Diğer otellerden olanları da toplayarak gelmiş. İki otobüsüz.  

Bugün ilk önce Sevr dağı, sonra Arafat, Müzdelife, Mina, Nur dağı ve Cennetül Mualla'yı kapsayan bir tur yapacağız.

İlk durak Sevr (1) dağı. Peygamberimizin hicret ederken arkadaşı Ebubekir ile saklandıkları mağaranın olduğu dağ. Yemen yönünde. Asıl hedef Medine ama şaşırtmaca olarak önce bu yöne iz bırakmışlar.

Sevr dağı düşündüğümden de yüksekmiş. Çıkan insanlar var Tırmanma ve inişi iki üç saat sürer. Biz de çıkamayız. Zaten otobüsler de o kadar beklemeyecek.

Sevr mağarası ağzını bir örümceğin kapattığı ve bir güvercin de yuva yaptığı yer. Böylece iz sürüp mağaranın ağzına kadar gelen müşrikler buraya kimse girmemiş diyerek geri dönmüşler. 

Ayrıca Ebubekir'in yakalanacaklarını sanıp endişelendiğinde peygamberimizin 'Korkma ! Allah bizimle beraberdir' dediği mağara.

Yine Ebubekir'in peygamber zarar görmesin diye yılan deliğini ayak topuğuyla tıkayıp, yılan ısırdığında peygamberimizin onu iyileştirdiği mekan. Tehlike geçince buradan inip medine yönüne doğru hicrete devam etmişler.

Rehberimiz mikrofonla bilgiler veriyor. Grup topluca onu dinliyor. Biz de hanımla bulduğumuz bir yere oturup izliyoruz.

İkinci durağımız Arafat. (2) Oraya vardığımızda o da beni şaşırtıyor. Gördüğümüzden, bildiğimizden daha küçük bir tepecikmiş. Kayalık. Üzerinde beyaz bir dikili taş var. İnsanlar tepeye çıkan merdivenlerden çıkıp iniyor.

Kalabalık yüzünden beş dakikalık bir yükseltiyi on beş dakikada çıkabiliyoruz. İşporta türü satıcılar da hem merdivenleri hem de tepeyi daha da sıkışık hale getirmişler.

Onca uyarıya rağmen insanlar taşa el sürmeye, öpmeye, ona doğru yönelip namaz kılmaya çalışıyorlar. 

Aslında taşın bir özelliği yok. Üzeri yazı çiziyle dolmuş. Ellerin değdiği yerler yağlı kirli ve simsiyah.  Kalabalıktan sıyrılıp aşağı inmeye çalışıyoruz.

Çıkmadan önce rehberimiz Arafat hakkında bilgi verdi. Arafat bilmek, tanımak demekmiş. 

Cennetten çıkarılıp yeryüzünde farklı iki noktaya indirilen Adem'le Havva 300 sene sonra ancak burada buluşabilmişler. 

Birbirlerini tanıyıp bildikleri için Arafat denilmiş buraya. O güne arefe denilmesi de bundan.

Havva annemiz Cidde taraflarında, Adem babamız da güney doğu asya srilanka civarından buraya gelmişler. Allahın yönlendirmesi ve meleklerin rehberliğinde kabeye doğru gelmiş ikisi de.

İnsanlar bu olaya hürmeten haccda Arafat üzerinde toplaşıp buluşuyorlar.

Arafat tepesi bir ovanın içinde. Etraf yeşillendirilmiş. 

Haccda yüzbinlerce çadır milyonlarca insanla dolu oluyor bu ovada. Arafatın çevresinde çadır kurulan yerler şimdi boş. 

Ama haccda burası bir mahşer gibi olmalı.

Hacılar Arefe günü Arafat vakfesinden sonra (Sabah namazından sonra) Müzdelife'ye (3) doğru yola çıkıyorlar. 

Orada öğlen ile ikindi namazı birleştirilerek kılınıyor. 

Müzdelife zaten bir "toplanma, bir araya gelme" mekanı. Arafat ile Mina arasında. Müzdelifeden sonra ise şeytan taşlanıyor. Kurban kesiliyor ve hacı olunuyor.

Arafatta iki paket yaş hurma aldık.  Birini otobüste dağıttık. Hayrımız olsun. Allah kabul etsin.
 
Şimdi sıra Hıra mağarası, yani Nur dağında. (4)

Peygamberimiz nübüvvet öncesi zaman zaman burada inzivaya çekilir, tefekküre dalarmış. 

Bir gün ona Cebrail görünmüş ve meşhur 'İkra ! BismiRabbikellezi….' ayeti (5) inmiş. Peygamberimiz korkmuş tabi. Dağdan inip evine koşmuş. 

Hz. Haticeye 'Ört ! Üstümü ört !' demiş titreyerek. Daha sonra Cebrail tekrar ayetlerin devamını indirmiş resulullaha. 

Hz. Hatice eşinin bu halini görünce onu Varaka'ya (6) ama ve yaşlı bir adam) götürmüş. Varaka da 'o bir peygamber, bu gelen Cebrail, indirilen şey de Vahiy. Ona kavmi eziyet edecek, buradan sürmek isteyecekler' demiş. Bunlar Hıra mağarası ile ilgili rivayetler.

Tekrar otobüslere bindik. Bu dağ da oldukça yüksek. Yine insanlar bir zincir halinde, beyaz karıncalar gibi çıkıyorlar. Ama çıkış ve iniş üç saati buluyormuş.

Yol üzerinde küçük küçük mescidler var. 

İşte bu Mekkenin kuşatılması sırasında peygamberimizin ordugah kurduğu yer. Merru’z – zahran adlı yer mekkeye yaklaşık 16 km uzaklıkta. Şu anda orada bir mescid var.

Bir süre sonra Cennetül Mualla (7) mezarlığı yanından geçiyoruz. 

Daha sonra gelecekmişiz. Şimdi öğle namazı yakın. Namazdan sonra ikindiye kadar Mescid i Haramda vakit geçiriyorum. Kabe yine karşımda.

Eşimle birlikte ikindiden sonra buluşma yerine gittiğimizde kimseyi bulamıyoruz. Halbuki birlikte tavaf edecektik.

Onlar olmayınca kendimiz tavaf etmeye karar veriyoruz. En üst kata çıkamadığımız için 1.katta (3.kat) tavafa başlıyoruz.

Akşam ezanı okunduğunda biz 6. şavtı tamamlamıştık. Namazdan sonra kalan 7. şavtı da yürüyoruz. Ardından iki rekat tavaf namazı.

Kendimize iki tabure-sandalye bulup kabeyi gören bir yerde seyredeceğiz. Bir yerde iki kadın iki erkek arasında bir boşluk var gibi. Müsaade isteyip oraya giriyoruz. 

Kadınlar Türkmüş. Hanım onlarla muhabbete dalıyor. Ben de sağ tarafımdaki iki pakistanlı ile iletişim kurmaya çalışıyorum.

Türk olduğumu anlıyorlar. Birisi sürekli bir şeyler söylüyor ama eleştiriyor mu iltifat mı ediyor bilemiyorum. Keşke anlaşabilseydik. Konuşması ingilizce değil.  Pakistanlı olduklarını anladım ama kendi yöresel lisanını kullanıyorlar.

Bir ara eşim da katılıyor konuşmaya. Anladığım kadar yaşlı ve konuşkan olan 'dillerimiz ayrı ama kuranımız bir, Allahımız, kabemiz bir' diyor sanki. Onlar beni, ben onları seviyorum.

Kızlardan biri fotoğrafımızı çekiyor.  Yatsı namazı yakın, oradan ayrılıyoruz. Hanım kadınlar tarafına ben erkekler tarafına halı serili yerlerde yatsı namazını kılıyoruz.

Bir ara beklerken öğretmenimi arıyorum. Dün 24 kasım öğretmenler günüydü. Biraz konuşuyoruz.  Daha konuşmak istiyor.  Ama yatsı namazı yakın müsaade istiyorum. Çok çok selamları var. Dua istiyor.

Yatsı namazından sonra oyalanmadan otelimize dönüyoruz. Eşim kendini yorgun hissediyor.

Yemek yiyip yatıyoruz. Saat henüz on bile değil. Ama uyumalıyız. Sabah 3'te kalkıp tavafa gideceğiz.

-------------------
(1) Sevr dağı:  Mekke'nin güney batısında Yemen yolun üzerinde Kâbe'ye yaklaşık 5 km. uzaklıkta, yüksekliği 500 m. civarında olan bir dağdır. Bu dağın zirvesine yakın bir yerde Peygamber Efendimiz ile arkadaşı Hz. Ebubekir'in Mekke'den Medine'ye hicret ederlerken üç gün gizlendikleri bir mağara bulunuyor.

(2) Arafat Dağı, Mekke'nin güney doğusunda 25 km uzaklıkta 454 metre yükseklikte olan bir dağ. Peygamber efendimizin Arafe günü vakfeye durduğu ve mübarek hutbesini okuduğu yer ise, Arafat ortalarında “ Nabit ” denilenbir tepe. Bugün burası Cebel-ür-rahme diye biliniyor. Doğu, kuzey ve güneyi dağlarla çevrili. Adem ile Havva'nın cennetten indirildikten sonra buluştukları yere "Arafat", buluştukları güne "arefe" denilmiş.

(3) Müzdelife kelimesi, "yaklaşmak, yakınlaşmak" anlamındaki Arapca "zelefe" kökünden türetilmiş olup, "yaklaşılan, yakınlaşılan yer" anlamında. Ayrıca burası, "toplanma, bir araya gelme" anlamında cem adıyla da anılıyor. Arafat ile Mina arasında. Bu bölge Arafat’tan Mina’ya doğru giderken Arafat’ın iki geçidinden sonra Muhasır vadisine kadar olan kısma verilen ad oluyor.

(4) Nur Dağı ya da Cebel-i Nur, Mekke’nin yaklaşık 6 km kuzeyinde. Mekke'den Mina'ya giden yolun yakınında bulunuyor. Mekke'nin kuzeydoğusunda, 300 m. yüksekliğinde kütle kayalardan oluşan ve Kâbe'ye 5 km. mesafede bulunan bir dağ. Hz. Muhammed (sav)'in evine bir kilometre uzaklıkta.  İlk vahyin indirildiği Hira Mağarası bu dağda yer aldığı için ışık manasına gelen bu adı almış.

(5) Ikra’ bismi rabbikellezî halak (Yaratan Rabbinin adıyla oku! (Alak, 98/1)

(6) Varaka bin Nevfel, Hz. Hatice (r. anha)'nin amcasının oğludur. Nasturi olan Varaka Mekke'nin rahibi ve vaizi olan ilim sahibi bir zattı. Tevrat ve İncil'i biliyordu ve bunları Arapçaya tercüme etmişti.Hz. Peygambere (sav) nübüvvet geldiği zaman yaşlanmış, gözleri kör olmuş vaziyetteydi.

(7) Cennet-ül Mualla Mezarlığı. Mekke'deki kabristanın ismidir. İslamiyetten öncede mekke mezarlığı olan bu yer haremi şerife 2 km uzaklıkta olup cin mescidine oldukça yakındır. İslamdan önce ve ilk yıllarında hacun adıyla biliniyordu. Sonraları Malat adıyla anılmış, türkçemize çevrilirken mualla diye çevrildiği ve rasullahın 'bu kabristan ne güzeldir' demesi üzerine Cennetül-Mualla adını almış. Peygamber Efendimiz'in ilk ailesi Hz. Hatice validemiz ve bazı Sahabe-i Kiram bu kabristanda medfun. Buradaki türbeler ve kabir taşları, Osmanlılardan sonra yıkılarak yerle bir edilmiş bulunuyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder