Aşk, sözlükte "aşırı/güçlü/şiddetli sevgi, tutku, istek, heves ve
arzu olarak tanımlanıyor. Fazla ve aşırı sevgi sebebiyle meydana gelen bir
çeşit hastalık da denilebilir. O zaman daha çok kara sevda, hülya, melankoli,
hüzün ve iptila şeklinde oluyor.
Aşk kelimesi "aşeka" dan geliyormuş. Bir ağacı saran, besinini ağaçtan alan ve zaman içinde
ağacı kurutarak öldüren sarmaşığa denirmiş. Aşkın halk dilindeki şekli ise sevda. İnsanı belli bir varlığa, nesneye ya da evrensel değere sürükleyip götüren gönül bağı olarak tarif edilebilir.
Tasavvufî bir terim olarak aşk, sevginin insanı bütünüyle hükmü altına
alması demek. Varlığın yaratılış sebebi, aslı ve son mertebesi anlamında
kullanılıyor. İslâmî literatürde aşk ilâhî ve beşerî olmak üzere başlıca iki
anlamda kullanılmış. Bu çerçevede ilâhi aşka hakiki aşk, beşeri aşka da mecazi
aşk adı verilmiş.
Kur'ân'da ve sahih hadislerde aşk kelimesi yerine, sevgi kelimesinin
karşılığı olarak çoğunlukla hubb ve mehabbet, bazen de vüdd ve meveddet
kelimeleri ile bunların türevleri kullanılmış.
Sevda kelimesi arapçada siyah, yani esved kelimesinin dişil olanıymış.
Salt olarak kara anlamına gelen sevda, bahtı karalığın, aşkta dibe vurmanın da ifadesi oluyor aynı zamanda.
Sevgi insanı bir şeye veya bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık
göstermeye yönelten sevme duygusu olarak tanımlanıyor. Genel olarak hoşa giden
bir şeye eğilim, sevme hissi ve muhabbet. Bazen de tutku.
Karşı cinse karşı duyulan sevgi, çocuğa karşı duyulan sevgi,
duygudaşlık (sympathie), uzun süre içinde oluşup gelişen kişisel gönül
dostluğu, tabiat vb. lerine duyulan sevgi gibi türlü [1] biçimleri
var.
Bazılarına göre kişiliğin özü sevgi olduğu gibi,
insanları birbirine bağlayan da sevgidir. Buna göre kendi içine kapalı olan değil, dünyaya ve insanlara sevgi ile yönelen kişi değer taşır.
Hoşlanma, aşk, sevda ve kara sevda gibi hafiften
şiddetliye doğru duygusal yönelimlerimiz oluyor. Genellikle aşkla
birbirine karıştırılabilen kara sevda, kişilik özelliklerine bağlı olarak şekilleniyor. Depresif duyguların eşlik ettiği bir ruh hali.
Aşkta kişinin çevresiyle olan ilişkileri bozulmaz
ve sosyal hayatı devam eder. Bu durum genellikle iş hayatını da olumsuz
etkilemez, kişinin kendi ve çevresiyle alakalı kontrolü ve değerlendirmeleri
bozulmaz. Kara sevdada ise, kişi kontrolünü kaybeder. Kendisini sosyal hayattan
soyutlar, tamamen sevdasına odaklanır.
Karşılıklı duygular aşk dairesi içinde kalırken, tek taraflı duygu
yoğunluğu kara sevda halini alabilir. Bundan bazen sevilen kişinin haberi bile yoktur.
Yine de bu duygu yoğunlaşması ve saplantılı sevgi hali, sosyal normların dışına
çıkmaz. Halbuki kara sevdada kişi yemeden içmeden kesilebilir, zayıflar ve
stres hormonlarının da etkisiyle vücut savunması düşer. Kişinin saçlarının
beyazlaması ve çeşitli fizyolojik sorunlar baş gösterebilir.
Yâr Farsçadan dilimize geçmiş bir kelime. Sevilen, sevgili anlamına
geliyor. Ayrıca dost, arkadaş, ve tanıdık için de kullanılabiliyor. Bazen de yardım
eden, destekleyen manasında yardımcı olarak.
Kültürümüzde "ana gibi yâr, bağdat gibi diyâr olmaz" sözü hem
anne için hem de sıla için denmiş zamanında..
Dilimizdeki "ağyar" kelimesi başkaları, yabancılar ve eller için
kullanılıyor. Bu manada ağyar başka, yabancı, el anlamlarına gelen gayr kelimesinin
çoğulu oluyor.
Dilimize Arapça'dan girmiş olmasına rağmen farsça gibi de
algılanabiliyor. Örneğin farsça'da Yar-ü Ağyar kelimesi bizdeki elalem manasına
geldiği için bu kelime bize hiç de yabancı değil. Kısacası, bu kelime, Arap,
Fars ve Türk dillerinin ortak kavramlarından biri.
Tasavvufta genellikle mâsiva karşılığı olarak kullanılmış. Ayrıca
sûfi olmayan, tasavvufî hayata yabancı olan veya aynı tarikatta olmayan
anlamında da kullanılabiliyor.
[1] Eski
Yunan felsefesinde sevgi evrende birleştirici ilkedir (Empedokies), Platon'da
güzele duyulansevgi (Eros) ideaların bilgisine götüren yoldur. Hıristiyanlıkta:
yardım elini uzatma anlamındakisevgi (Caritas) ve hastalara, acı çekenlere,
yoksullara duyulansevgi (agape), yakınsevgisi, giderek hiç bir ayırma
yapmaksızın tüm insanlara gösterilen sevgi (insanlıksevgisi) ve Tanrısevgisi;
çağımızda Max Scheler'in felsefesinde sevgi temel kavramlardan biridir;