19 Kasım 2013 Salı

036 27 Mayıs 2013 Pazartesi 21:58 KÜÇÜK/BÜYÜK ŞEYLER…..........Dostluk ve Arkadaşlık

Dostluk ve Arkadaşlık


Bu günlerde kırk yıl öncesinde kalan arkadaşlarımı yeniden bulmanın heyecanını yaşıyorum. 

Onlarla iletişim halinde olmak bana geçmişte kalan bir çok anımı hatırlattı. 

Ancak, bir zamanlar yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen, kardeşten öteye arkadaşlar şimdi ülkenin dört bir yanındalar. Farklı işler, farklı sosyal konumlar içindeler. 

Ne yazık ki aralarında hiç azımsanmayacak kadar terki dünya edenler de var. Bu yüzden izini bulduğum her arkadaşla tatlı bir heyecan duydum, vefatını öğrendiğim her arkadaşım için de çok üzüldüm

İşte bu yüzden bugün "Dostluk" ve "Arkadaşlık" üzerine yazmak istedim. Hayatımız sadece ortak bazı şeylerin bir araya getirdiği insanlar olarak zamanın bize dayattıklarıyla geçiyor. Etrafımızda hep birilerinin sırtına, omuzuna basarak, vücut çalımlarıyla yükselmeye çalışan insanlar oldu. O tipler sözde arkadaşlarımızdı, dostlarımızdı. Oysa gerçek arkadaş, gerçek dost, herhalde arkadaşının, dostunun omuzuna basarak yükselmeyi düşünmez bile. Arkadaşına, dostuna ne kendisi yanlış yapar, ne de başkalarının yanlış yapmasına çanak tutar. Zor günlerinde daima arkadaşının, dostunun yanındadır.

O sahte arkadaşlar, sözde dostlar gün gelir birlikte yapılan her şeyi de yanına alarak çıkıverirler hayatımızdan. Geride sadece unutmak istediğimiz bir boşluk bırakarak. Eminim herkes yaşamıştır bu tür durumları. Demek ki bu dostluklar laftan öteye geçmemiş. Böyle çıkarı için arkadaş, dost kılığına girenler maalesef ne arkadaştır, ne de dost. Onlardan her kötülük beklenebilir.

Oysa belki de hayatta sahip olunan en önemli şeylerden biridir arkadaşlık, dostluk. İyi günümüzde de kötü günümüzde de yanımızdadırlar. İşleri bittiğinde dönüp arkasını çekip gidenlerden değildirler. Maddi çıkar beklentileri, sosyal konumlar, sosyal durumlarla ilgili ya da siyasi konumlarla ilgili beklentiler de değildir gerçek arkadaşlığı dostluğu oluşturan temel. Paylaşmak, güven ve fedakarlık gibi bir çok güzel duyguyu hissettirir dostluk. En önce paylaşmayı öğretir. Acılarını, mutluluklarını, dinlediğin güzel bir şarkıyı, gezdiğin gördüğün yerleri, anılarını, kısacası her şeyini paylaşabilirsin dostunla. Aynı zamanda açık sözlülüktür dostluk. Bilirsin ki gerçek dost asla yarı yolda bırakmaz. Arkadaşını dostunu kıskanmaz, komplekse girmez, gizli, saklı dolaplar çevirmez. 

Bu yüzden arkadaş için, dost için kişinin gerçek anlamda güvenebileceği insan denmiyor mu ?. Bazı şeyleri sevgi ve saygı temelinde paylaşırlar. Gerçek bir arkadaşın, diğerinin bir derdi, acısı olduğunda aynen onun gibi yüreği sızlar. Sevincinde de, acısında da onu yüreğinde hisseder. Çünkü, gerçek arkadaşlar, dostlar, özünde birlikte bir "değer" i paylaşırlar. İyi günde de, kötü günde de birbirlerinin yanında olmak, acısı tatlısı ile onu, dürüst, mert, temiz yürekleri ile birlikte paylaşmaktır bu değer. Onlar birbirleri için gerekiyorsa maddi manevi her türlü desteği seve seve verebilirler. 

Ama günümüz dünyasında ne yazık ki bu güveni çok az insan hissettirebiliyor insana. Kardeşlik gibi asla bitmez tükenmez bir bağdır dostluk. Hatta bazen kardeşinle annenle paylaşamadıklarını bile paylaşabilirsin dostunla. Ona bir şey danışırken anlatırken herhangi bir çekince hissetmezsin. O seni yadırgamaz, yargılamaz da. Destek olur aksine.

Denebilir ki dost olmak için yıllar gerekir. Değil, hiçte öyle olmayabilir. Samimi, inandığın ve güvendiğin kişiyi birdenbire de karşında bulabilirsin. Belki çevremizdeki herkese birlikte yaşanan süreyle orantılı olarak yakınlaşıyoruz. Ama dost böyle değil işte. Yeni bir tanışma yılların arkadaşlığını ve samimiyetini başlatabilir. O kadar ki yaşanan onca yalan arkadaşlıkların, çıkara dayalı dostlukların enkazını bir anda silip atarak. 

Bu yüzden belki de hayatın en büyük sürprizlerden birisidir dostluk. Çünkü böyle tam dibe vurduğun anda uzatıverir elini. Alır çeker seni düştüğün kuyudan. Kuşkusuz, yıllar ilerledikçe ve olgunlaştıkça insan daha seçici davranıyor. Ne çocukluk, ne de gençlik kaldığından acemilik ve körpe heyecanlar yanıltmaz insanı. Deneyimleri ona gerçek dostluğun anlamını öğretmiştir. Bazen de öyle bir umutsuzluğa kapılır ki insan dostluğa olan inancını kaybedebilir. Gerçek dostluğu sorgulatır bu karamsarlık. Yine de umutsuzluğa kapılmamalı. Gözünü açmalı, çünkü hiç tahmin etmediğin bir anda karşına çıkıverme ihtimali yüksektir onun. Gelecek ve sizin o zor günlerinizde yüzünüzü güldürecektir. 

İşte dost öyle bir şey ki umutsuz bir vakaya dönüşmek üzereyken bile sizi güldürmeyi başarabilir. Kan bağınız olmadığı halde onu kardeşiniz yerine koyabilirsiniz. Hatta kardeşinizden bile yakın olabilir bazen. Çünkü, kardeşlik elinizde değil, ama dostunuzu seçebilirsiniz. Onu kimseyle paylaşmak istemezsiniz.

O dost ki gülmeyi unuttuğumuzda bize gülmeyi tekrar hatırlatabiliyor. Saçmaladığımız zamanda sıkılmadan dinleyebiliyor. Sizi sabırla dinliyor ve öğüt verebiliyor. Dahası birlikte ağlayabiliyor. Canımız yandığında onun da canı yanıyor, hissettiğimiz acıyı belki daha fazla yüreğinde hissedebiliyor. Mutlu olduğumuzda da bizden çok mutlu olabiliyor. Oysa bir başkasının sevincine, mutluluğuna kıskanmadan ortak olmak herkesin harcı değildir. O her şeyden kaçmak istediğinizde bile sizi bırakmaz. Bunun için hayır diyemezsiniz dostlarınıza. Çünkü, yaptıklarını içten ve menfaat beklemeksizin sevgiyle yaparlar. Daha ne olsun ?

İnsanın kalabalıklarda kaybolduğu, her şeyin hızla tüketildiği çağımızda belki de sahip olduğumuz en büyük nimettir dostluk. Eğer gerçek bir dostunuz varsa ona sıkıca tutunun. Böyle bir zamanda bulunmaz bir hazineye sahipsiniz demektir. Ama siz de onun için gerçek bir dost olun. Birbirinizin değerini bilin. İyi bir dost her zaman bulunmuyor. Aramakla da bulunmuyor. Belki o gelip sizi buluyor. 

Güven, fedakarlık, paylaşmak...Maalesef bunları yaşamımızda giderek unuttuk ya da yitirdik. Ama bunlar arkadaşlık ve dostluk için olmazsa olmaz değerler. Bu yüzden keşke her insanın hayatında en azından bir yahut iki tane gerçek dostu olsa. Şaşırmayın, bir elin parmakları kadar gerçek dostu olan, her insana nasip olmayacak bir hazinenin sahibi demektir. 


İşte geçmişte kalmış saf, temiz, çıkarsız hesapsız çocukluk gençlik arkadaşlarım bu yazıyı yazmama neden oldu. Duyduğum sıcaklığı, sevgiyi, heyecanı tarif edemem. Benim için değerli olan, bana önemli olduğumu hissettiren dostlarıma sevgiyle…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder