İyilik ve kötülük(2
Şüphesiz "iyi" ve "iyilik" kelimeleri bizim dilimizin temel kavramlarından. Günlük yaşamımızda konuşurken, yazarken onları çokça kullanıyoruz. Hem de oldukça geniş bir alanda ve bir çok anlamda.
Bu doğru. Ancak bunun nedeni herhalde milletimizin sahip olduğu insani değerlerin derinliği, örf ve âdetlerin zenginliği olmalı. Yaşayan kültürümüz ve içerdiği temel kavramların kökeni de nihayet sağlam inanç dünyamıza dayanıyor.
İşte bu noktada Kuran-ı Kerim ne diyor bilmek gerekiyor. Çünkü, elbette ki iyi ve iyilikle ilgili bir çok temel kavramın birinci dereceden kaynağı o. Ne yazık ki bu konuda ilim sahibi değilim. Fakat elbette her müslüman gibi ben de onu anlamaya, bilmeye ve yaşamıma tatbik etmeye çalışıyorum.
Biliyorum ki onun mucizesi zaman, mekan, kişi ve sıfat
ayırmaksızın kendisine müracaat edeni boş çevirmemesidir. O herkese açıktır ve
kapısına gelen ondan niyeti ölçüsünde ve taşıyabildiği kadar yararlanabilir. Bu
yüzden araştırmamı kendi seviyemde ve DİB'nın Kur'an Mealinden yararlanarak
yaptım. Allah şahidimdir ki niyetim halistir. Hata yapmamaya çalıştım, ancak
varsa öncelikle Rabbimden, sonra da sizlerden af dilerim
Amacım elbette ki dilimizdeki "iyi" ve
"iyilik" kelimelerinin Kur'an'a dayanan kökenlerini öğrenmek ve
anlamaktı. Konuyla ilgili tespitlerimi bu yazı dizisinde bulacaksınız.
Ancak başlangıçta bilmediğim, konuyu araştırırken
farkına vardığım ilginç bir hususu da sizlerle paylaştım. O da yüce Allah'ın
bizlere öğrettiği kavramları tanımlaması kadar insanlara sesleniş biçiminin de
son derece yüreklendirici ve teşvik edici olduğudur.
İlgili ayetleri okurken onun bu yönünü eminim siz de
hemen fark edeceksiniz.
Mesela Allah bize "Kendi kendinizi
tehlikeye atmayın. İyilik edin !" [1] "Rabbinizin
bağışına, ve genişliği göklerle yer arası kadar olan, Allah'a karşı gelmekten
sakınanlar için hazırlanmış bulunan cennete koşun! " [2] diye sesleniyor.
Üstelik bir çok ayette "Allah iyilik
edenleri sevdiğini" söylüyor. Yani; "Allah'a karşı gelmekten sakınan, iman eden,
salih amel işleyen, bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayan, öfkelerini
yenen, insanları affedenleri". Bir de müjde veriyor bize; onlara "daha önce tatmış olduklarından
dolayı bir günah yoktur. [3] Rablerinin kendilerine
verdiği şeyleri alarak cennetlerde ve pınar başlarında bulunurlar." [4]
Ayrıca Allah “güzel davrananları
sevdiğini" de belirterek, ki onlar "Allah'ın ve Peygamberinin davetine uyan,
Rablerine karşı gelmekten sakınan ve güzel davranıp iyilik eden
kimselerdir" şeklinde
bir tanım yapıyor. Hemen akabinde "Allah da onlara hem dünya nimetini, hem de
ahiretin güzel mükafatını verdi [5] buyurmak suretiyle onlara "Büyük bir mükafat vardır" [6] haberini veriyor.
Yine bir başka ayetinde "Kendisine karşı
gelmekten sakınan ve iyilik yapanlarla uğrunda cihad edenler-var ya" için, "Şüphesiz Allah, iyilik yapanlarla
beraberdir" diyor. [7]
Rabbimiz bize "Sizden, hayra
çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun" diye hitab ederek "İşte kurtuluşa
erenler onlardır. [8] vaadinde bulunuyor. Hatta bir taraftan onlara "Allah katından bir konaklama yeri olarak,
içinde ebedi kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetler vardır" müjdesi veriyor, bir taraftan da "Fakat Rablerine
karşı gelmekten sakınanlar için Allah katında olan şeyler iyiler için daha
hayırlıdır" [9] şeklinde bir değerlendirme fırsatı
tanıyor.
Bu konuyu daha da vurguluyor ve "Allah'a karşı
gelmekten sakınan kimselere, "Rabbiniz ne indirdi ?" denildiğinde,
"Hayır indirdi" derler. Bu dünyada iyilik yapanlara bir iyilik
vardır. Ahiret yurdu ise daha hayırlıdır. Allah'a karşı gelmekten sakınanların
yurdu ne güzeldir." [10] buyuruyor.
"Şüphesiz Allah (hiç
kimseye) zerre kadar zulüm etmez" ayetiyle hiçbir iyiliğin karşılıksız kalmayacağı da
güvenceye bağlanmış; "(Yapılan) çok küçük bir iyilik de olsa onun sevabını
kat kat arttırır ve kendi katından büyük bir mükâfat verir."[11] "(Ey Muhammed!)
Bizim adımıza de ki, "Ey iman eden kullarım! Rabbinize karşı gelmekten
sakının. Bu dünyada iyilik yapanlar için (ahirette) bir iyilik vardır." [12]
Ne mutlu
bu hitaba mazhar olanlara, olabilenlere !
(Devam edecek)
---------------------------------------[1] Bakara Suresi, 195. Ayet
[2] Âl-i İmrân Suresi, 133-134. Ayetler
[3] Mâide Suresi, 93. Ayet
[4] Zâriyât Suresi, 15. Ayet
[5] Âl-i İmrân Suresi, 148. Ayet
[6] Âl-i İmrân Suresi, 172. Ayet
[7] Nahl Suresi, 128. Ankebût Suresi, 69. Ayetler
[8] Âl-i İmrân Suresi, 104. Ayet
[9] Âl-i İmrân Suresi, 198. Ayet
[10] Nahl Suresi, 30. Ayet
[11] Nisâ Suresi, 40. Ayet
[12] Zümer Suresi, 10. Ayet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder