22 Ekim 2024 Salı

22 Ekim 2024 Pazar 13:00 ORJAN POSTASI III....................................NEDEN OLMASIN?

NEDEN OLMASIN?

Değişim rüzgârları bizi rahat bırakmıyor, bırakmayacak. Elbette ki Orjan'da pek çok iyi gelişme var. Yeni yönetim taze bir heyecanla işine sarılmış vaziyette. "Ne olacak şimdi?" dediğimiz kaos hali sona erdi. Onlara güveniyor ve başarı diliyoruz. Geçtiğimiz üç senenin hesabı kapatılıyor, kalıntıları da süratle gideriliyor. Önce kanalizasyon, sonra yağmur suyu kanalları yapıldı. Ardından doğalgaz işi geldi. Doğal olarak da bozulan üst yapının yeniden yapılması gerekiyordu. Sonunda hepsi yapıldı, bitti. Bu büyük bir başarı.

Doğrusunu söylemek gerekirse bu peş peşe gelen alt ve üst yapı projeleri bize göre oldukça ağır ve sorunlu işlerdi. Bu arada bir de sel felaketi yaşadık. Yollarımız ve kaldırımlarımız yapılırken yılların getirdiği ağaç ve yeşilliklerin de sökülüp atıldığını gördük. Her biri bir evlat gibi yüreğimizi yaktı. Arkaya baktığımızda Orjanın bu üç sene zarfında büyük sıkıntılar yaşadığını, birçok olumsuzluğa sabırla katlandığını hatırlıyoruz. Şimdi umut zamanı. Hepimiz çok daha güzel bir Orjan umuyor ve bekliyoruz. Tabi orada huzur içinde, birlik ve dirlik içinde yaşayabilmeyi.

Ama hayat ne yazık ki bu kadar romantik değil. Başımızı biraz yukarı kaldırıp önümüze baktığımızda gelecek için kaygılanacak pek çok kötü işaret olduğunu da görebilmek mümkün. Yeni yapılan alt ve üst yapıları nasıl koruyacağız, ortaya çıkacak bakım, onarım, işletme ve yenileme sorunları nasıl göğüslenecek? Orjanda huzurlu bir ortam nasıl sağlanacak? Sosyal yaşam nasıl renklenecek? Toplu yaşam kuralları nasıl hayata geçirilecek? Komşuluk hukukumuz ne hale gelecek? Orjanlılık aidiyetimiz bugünden yarına nasıl şekillenecek? İyi yönetilecek miyiz? Güven sorunumuzu giderecek mi, arttıracak mı önümüzdeki günler?

Evet, Orjanın deli esen rüzgârları meşhurdur. Zaman içinde değişim rüzgârları da hiç eksilmiyor. Mesela, kooperatifimizin ömrünün üçüncü 20 yıl için suni olarak uzatılması önümüzde çok büyük bir sorun. Neticede yıllar geçiyor. İşte 7 yıl çarçabuk geçti bile. Hem de 634 sayılı yasanın zorunlu kıldığı site yönetimine geçme gibi, 1163 sayılı kooperatifler yasasının amaç olarak öngördüğü ferdileşmeyi tamamlamak gibi önemli konularda ele avuca sığar hiçbir şey yapmadan.

Bu arada birdenbire karşımıza KOOPBİS sistemi denilen teknolojik değişime uyum gösterme sorunu çıktı. 2021 yılında gerçekleşen bu kanun değişikliğinden bu yana üç yıl geçti. Şimdi uzatmaları yaşıyoruz. Ama neredeyse ciddi bir ilerleme sağlamadan. Bunu kooperatifin hala ortaklardan nüfus bilgilerini istemesinden anlıyoruz. Halbuki ortaklar listesinin dijital ortama alınması bu işin sadece başlangıcı. Kanun bu değişikliğe uyum sağlamayan kooperatiflerin fesh olmuş sayılacağını amir. İşin ciddiyetini anlayabiliyor musunuz?

Hadi diyelim bu sorunu da aştık. Dijital ortamda genel kurula katılma ve oy verme işleminin bizim gibi bir kooperatif için ne büyük bir değişim olacağını düşünmek bile zor. İşte böyle bir rüzgârdan öbürüne devrile devrile günler, yıllar geçiyor. Birdenbire 2038 de gelip çatacak. Hala yapılmamış üç beş su basmanı bahane edip süreyi bir 20 yıl daha uzatmanın peşine mi düşeceğiz? Bakanlık bu ipe un serme alışkanlığımıza bu defa kanar mı dersiniz? O zaman ne yapacağız? Neden hep yumurta kapıya gelince işin vahametini anlıyoruz? Önceden hazırlıklı olmak aklın yolu değil mi?

Farkında mısınız Orjan için artık "kooperatif" diyenimiz çok az. Çoğunluk “site” demeyi doğal bir refleksle yapıyor. Ama bu arada talepler de kooperatif amaçlarını aşmış vaziyette. Sosyal sportif faaliyetlerden temizliğe, çevre düzenlemesinden güvenliğe, yabancılardan duyulan rahatsızlıktan trafik sorununa, sokak hayvanları meselesinden toplu yaşam kurallarına, iletişim sorunlarından işletmelerdeki fiyatlara kadar ortada tartışılıp duran pek çok konu var. Geçtiğimiz üç yılda gerçekleşen alt ve üst yapı yatırımlarından sonra bu taleplerin çok daha yoğun bir şekilde üstümüze geleceğinden emin olabiliriz. Bir şeyleri yanlış yaptığımız belli ama, hala çözüme gidecek radikal adımları atmaktan ürküyoruz. Bu arada zaman geçiyor, görmek bilmek istemediğimiz ötelenip duran o devasa sorunların maliyeti daha da büyüyor.

Genellikle bugünle o kadar meşgulüz ki geleceği düşünmeyi hep ıskalarız. Bazen de günün sorunlarından uzaklaşmak için geçmişe sığınırız, nostalji ararız. Bu arada ötelediğimiz sorunlar büyüdükçe büyür. Hâlbuki bugün geçmiş olmadan var olmaz. Gelecek de bugünden yarına ince ince dokunan bir olgudur. Ne geçmişe takılıp bu günü, ne de bugüne fazla dalıp yarını ihmal edemeyiz. Hepsi yerli yerince ve kararıncadır. Hayatın oluşum sarmalı geçmişten gelip, bugünü yaşayarak geleceği şekillendirir.

Bu insan hayatında olduğu kadar kurumlar, şehirler hatta devletler için de böyledir. Bir işe kalkıştığımızda bugünün şartlarında; ne, niçin, nasıl ve nerede yapacağımızı düşünürüz. En iyisini amaçlar ve tamamlarız. Ancak genellikle yaptığımız işlerin gelecekteki halini göz ardı edebiliyoruz. Oysa zaman çok çabuk geçiyor, kısa zamanda pek çok şey değişiyor ve şartlar farklılaşıyor. O gün geldiğinde bir de bakıyoruz ki yaptıklarımızın bir anlamı kalmamış. Unutmamamız gereken şey şu: “Gelecek biz ona hazır olmasak da kendi günceli ve dayatmalarıyla bir gün karşımıza dikiliverecek”.

O yüzden “Ne durumdayız, sorunlarımız nedir, ne yapmalıyız?” kadar “Nereye ulaşmak istiyoruz?” sorusu da hayati önemde. Bu tür bir bakış açısı geleceğin neye benzeyeceği üzerine düşünmeyi gerektiriyor. Böylelikle geçmişten gelen ve bu gün için güncellediğimiz temel görevimiz kadar nereye doğru gitmekte olduğumuzu da dikkate almış oluyoruz. Bugünden hareketle gelecekteki “temel görev’imizi algılayabiliyoruz. Yarınımızın neye benzeyeceğini tasvir eden bir vizyonumuz olmadan arzu ettiğimiz herhangi bir geleceğe yürüyemeyiz.

Ne zaman acaba rotamızı doğru istikamete yöneltip, belli bir vizyon için gerekli stratejik adımları atıp normale gireceğiz? Yıllara yayılmış bir türlü bitmek bilmeyen ferdileşme amacımızı ne zaman sonlandırabileceğiz? Site yönetimi için belki 15 yıldır atamadığımız, sürekli geciktirdiğimiz adımları hangi yıl hangi genel kuruldan itibaren atabileceğiz? Halbuki bugün karar alsak bile, bir yandan yeni site yönetim sisteminin hayata geçirilmesi, öbür yandan kooperatifin işletme kooperatifine dönüşerek görevini tamamlaması nereden bakarsanız bakın en az 5 yıl alır.

Her adımın bir bedeli olur, ancak korkunun ecele faydası yok. Olması gerekenin bir an evvel olması en doğrusu değil mi? Çünkü tek derdimiz de bu değil. Sitemiz artık 45 yaşında. Kanalizasyonumuz yenilendi, doğalgazımız geldi, yollarımız kaldırımlarımız yapıldı, peyzaj işleri de nihayetinde tamamlanır. Ancak su sistemimizin ne olacağı belli değil, son yıllarda onun da tadı kaçtı. Hiçbir aile artık onu içme suyu olarak kullanmıyor. Kullanım suyu olarak bile zaman zaman yetersiz kalıyor ve ekstra sorunlara yol açıyor. Altımızda neler oluyor uzmanların konusu ama sanki orada da yolun sonuna geldik gibi. Bu yıl kuraklığın da etkisiyle belki daha fazla hissedeceğiz kıymetini. Daha ne kadar idare eder onu da bilemiyorum.

Plan dışına çıkılarak kırk yamalı hale gelen evlerimiz, bahçelerimiz sorun olmaya başladı. Evlerimiz maalesef sulu bir zemin üzerine dolgu toprakla inşa edildi. Önemli bir kısmında rutubet var. Demirlerde, demir su borularında ve elektrik tesisatlarında çürümeler var. Su, doğalgaz, kanalizasyon bağlantıları dahil evlerimizin alt yapısı ciddi şekilde elden geçirilmeyi bekliyor. Geciken her iş bizi daha masraf ödemek mecburiyetinde bırakacak.

Gelecek için düşünülmesi gereken bir mesele de doğal felaketler. Geçtiğimiz yıl yaşanan deniz taşması Orjana oldukça fazla zarar verdi. Tedbir gerekiyor. Dahası, evlerimiz birbirine bitişik vaziyette. Allah göstermesin bir yangın halinde sonuç ne olur? Kaldı ki deprem kuşağı üzerindeyiz. Meydana gelebilecek 7 üzeri bir depremin vereceği zararı düşünmek bile istemiyorum.

Amacım insanları korkutmak değil. Rahatsız edici şeyler söylüyorum farkındayım. Ancak geleceği de görebilmemiz gerekiyor. Popülist söylemler hoştur ama bizi hayal kırıklığına uğratabilir. Önümüzde zamanın dayattığı önemli kararlar, büyük işler var. Kaçınılmaz işleri ertelemek geleceğimizi boğmak demek. Site yönetimine geçmeyi başarmamız gerekiyor. Kolay olmayacaktır biliyorum ama o zaman Büyük şehir, belediye ve genel olarak kamu idaresi ile birlikte hareket etmek çok daha mümkün.

İnanın bana zor günlerin arefesindeyiz. Ancak şahsi inancım şu ki, Orjan bu güne kadar çok şeyi başardı. Bunları da yapabiliriz. Önce geleceğe dair bir öngörümüz ve vizyonumuz olmalı. Ona inanırsak başarabiliriz. Neden olmasın?

Önümüzdeki haftaya kadar sağlık ve esenlikle kalın. Orjan postası III devam edecek.