YOL AĞZINDA
Şurası bir gerçek; Orjan
kaçınılmaz değişime gebe. Bir yol ağzına yaklaşıyoruz. O yol ağzı ki bir
yandan konut kooperatifi olmaktan çıkıp çoktan olmamız gereken hale, yani site
yönetimine geçeceğiz. Öbür yandan da kooperatifimizi küçülterek, bir işletme
kooperatifine dönüştürmüş olacağız. Biri zorunlu, diğeri Orjan’ın durumuna en
uygun tercih.
Varsayalım ki şu an o yol
ağzındayız. “NE YAPMAMIZ, HANGİ YÖNE GİTMEMİZ GEREKİYOR?” Bu
soru artık her an, hatta en ummadığımız zamanda birdenbire karşımıza çıkabilir.
Biz bambaşka gündemler içinde, daha iyi yaşama peşinde uğraşırken o gün adeta
bir duvara çarpmış gibi oluruz. Daha önceden hazırlıklı değilsek inanın
bu olacak! O şok ve kargaşa içinde de kendimizi toparlayıp yolumuzu
bulmamız bir hayli zor. Tabi ki kime denk gelirse ona patlayacak katlamalı
maliyetlerden söz etmiyorum bile.
O yüzden “geleceği inşa etmek
bugünden başlar!” diyorum. Geç kalmış olsak da, ihmal ya da
müteredditlikten sebep bugüne kadar gereğini yapamamış olsak da artık bir
şekilde başlamalı. Bugün yarından erken sayılır. Yarın çok daha geç olabilir. Ama
adım atmak için o yol ağzını da, sonrasını da iyi bilmek gerekiyor.
Öncelikle kanun maddelerine boğulmadan
şunu anlamalıyız: “Konut kooperatifleri ilel-ebed kurulmazlar.
Nihayetinde amaç ortaklarına konut yapmaktır. İş bittiğinde de dağılması/ veya
şekil değiştirmesi gerekir. Bunun için tanınan süre de öyle yıllarca değil
sadece 1 (bir) yıldır. Konutlar bitip iskân raporu alındığında işlemeye başlar.
Konutların üçte ikisi fiilen kullanılıyorsa artık site yönetimine geçme bir
tercih değil, zorunluluktur!”
Peki, Orjan’da ne oldu? Konutlar
tamamlanıp 3-5 tanesi hariç %99,9’u fiilen kullanıldığı halde yaklaşık 20-25
yıldır hem 1163 sayılı kooperatifler yasasına, hem de 634 sayılı Kat mülkiyeti
kanununa aykırı olarak bu süreci erteleyip duruyoruz. Bilerek erteleme,
ayak direme açık bir suç, ancak ORJAN’DA YAŞAYANLARIN KAÇI BÖYLE
BİR DURUMDA OLDUĞUMUZU BİLİYOR?
Elimizdeki kat irtifakı
tapularının arsa tapusu ile kat mülkiyeti tapusu arasında geçici bir
ara form olduğundan kaç kişinin haberi var? “Arsa üzerindeki inşaata
yönelik mülkiyet hakkı” belgesi sahibiyiz. Ancak bu geçici
belgenin proje tamamlanıp konutlar bittiğinde kat mülkiyeti tapusuna
dönüşmesi gerekiyor. Bu işlem de iskân raporunun alınmasını izleyen
bir yıl içinde yapılması lazım. BİLGİMİZ VAR MI?
Oturduğumuz 131m2 lik bina alanı için
277 m2’lik bir tür “hisseli tapu” sahibiyiz. Neden?
Çünkü; Orjan arazisinin konut alanı durumundaki 500 bin m2’lik ana
gayrimenkulün ortak alanlarında (cadde, sokak, parklar, çarşı, 414, gazino,
yönetim merkezi, havuz, spor alanları, cami, sağlık ocağı vb) hepimizin hissesi
var. Ayrıca ortaklar olarak, kooperatif mülkiyetinde olan Turizm ve Günübirlik
tesis yerlerinde de dolaylı olarak hissedarız. YÖNETİMLERCE BU
KONULARDA BİLGİLENDİRİLDİĞİNİZİ HİÇ HATIRLIYOR MUSUNUZ?
Haydi ikinci kez kanalizasyon sistemini,
doğalgaz yatırımını, yağmur suyu kanallarını ve devasa üst yapı projesiyle
yolları, sokakları, kaldırım ve otoparkları neden bizim yaptırdığımızı
biliyoruz diyelim. Çünkü yıllarca bu tür yatırımları cebimizden yapmaya
alıştık. Peki başka bir seçenek var mıydı? Elbette vardı ama “Geçti
Bor’un pazarı, sür eşeğini Niğde’ye” demiş atalarımız. Onu daha önce
düşünecektik. Neden mi?
Doğalgaz altyapısını yapan ilgili
firmanın “Siz özel mülksünüz, verin parayı yapalım” demesinden
bir şey anlamadık mı? Cadde ve sokaklarımızı imarlı yollar haline getirseydik
böyle diyebilecek miydi? İşte o zaman devlet “hık, mık” etmeden, evlerimizin
önüne kadar doğal gazı çekmiş olacaktı. BUNDAN BİR DERS ALMAYACAK
MIYIZ?
Meselâ elektrik sistemini neden
devrettiğimizi hatırlıyor musunuz? Neden, ekstradan ciddi bir yatırım yaparak
sistemi baştan aşağı yenilemiş ve öyle devretmiştik? Böylece hem yüksek şantiye
elektriği ödemekten, hem de sistemin bundan sonraki bütün bakım, onarım,
yenileme ve işletme masraflarından kurtulmadık mı? BU OLAY DA MI
BİZE BİR ŞEYLER ÖĞRETMEDİ?
Hiçbir şey için son değil elbet. Şimdi
de düşünülecek, yapılması mümkün şeyler var elbette. Meselâ kanalizasyon
sistemini komple Baski’ye devretmek gibi. Bitmedi, dahası da var: 1980’li
yıllarda hazırlanıp, “Gelecekte Orjan bununla yönetilecek” denilen
yönetim planı üzerinde düşünen, uygulayan ya da güncelleyen var mı? Yok.
Bırakın uygulamayı, bir kenara konup bilhassa unutulması sağlanmış.
Çünkü, üzerinden yıllar geçmiş, güncellenmeden şimdi uygulanmaya
kalkılsa adeta kıyamet kopar da ondan. Bunları daha önceki yazılarımda
maddeler halinde etraflıca açıkladığım için bir kez daha tekrar etmeyeceğim.
SONUÇ OLARAK ENİNDE SONUNDA SİTE
YÖNETİMİNE GEÇECEĞİZ. Kooperatif olarak kalmayı
sürdürmenin, kanunlara karşı direnmenin, hatta görmüyor-duymuyor-bilmiyor
olmanın hiçbir yararı yok. Peki, “Kooperatifi ne yapacağız?”,
“Hisselerimiz olan yerlerden vaz mı geçeceğiz?”, “Burası yol geçen hanı mı
olacak?” ve “iki başlı yönetim olur mu?” gibi
pek çok sorunun zihninizden geçtiğini görür gibiyim. Ama “korkunun
ecele faydası yok” bilirsiniz. Korkularla, tereddütlerle yol yürünmez.
Bunlarla yüzleşmek ve ne yapabileceğimizi vaktinden evvel düşünüp ona göre
hareket etmek mecburiyetindeyiz.
Gelecek haftaya kadar sağlık ve
esenlikte kalın. Orjan postası III devam edecek.