16 Mart 2023 Perşembe

16 Mart 2023 Perşembe 22:00 KİTAPLAR ARASINDA...........................Susurluk için

Susurluk İçin Bir Stratejik Plan Önerisi 

Yıllardır ‘sıla’mdan uzakta yaşıyorum. Yatılı okul, üniversite, gurbette memuriyet ve nihayet emeklilik dönemim doğduğum yerden uzaklarda geçiyor. 

Elbette sıla-i rahim sebebiyle alâkam hiç kesilmedi. Her geçen yıl benden büyük akrabalarım giderek azalsa da köklerimin orada olduğunu biliyorum. 

Akranlarımın çoğu hayat mücadelesi nedeniyle benim gibi gurbetteler. Yeni gençleri ise neredeyse hiç tanımıyorum. Bu yüzden gittiğimde kendimi yalnız ve yabancı hissetsem de nihayetinde oraya ait olduğumun farkındayım. Bu yüzden “Nerelisin?” diye soranlara “Susurlukluyum” demeye devam ediyorum. Orada olmasam da kalbim Susurluk’la beraber. 

Bu kitap memleketim Susurluk'la ilgili. 2020 yılı başından bu yana yaklaşık olarak 2,5 yıl boyunca "Susurluk için ne yapılabilir?" sorusuna cevap olmak üzere yazılar yazdım. Amacım  'en az beş yıllık orta vadeli, Bölgesel bir alt plân' yapılmasını sağlamaktı. Politik bir hedefim asla olmadı. Geleceğe uzanan yolu tanımak, aydınlatmak ve Susurluğu buna hazırlamak lazım diye düşünmüştüm. Amacım bu çalışmayı sonuçlandırıp çocukluğumun şehrinin geleceğine katkı sunmak, kendimce ona olan vefa borcumu ödemekti.

Elbette bu çalışma önerimiz olan STRATEJİK PLAN’ın kendisi olmayacaktı. Onu bizzat Susurluk yapacak. Ama bu yazılarla ona giden yolu gösterecek; aynı zamanda eğiterek anlamayı, benimsemeyi, inanmayı, destek ve katkı vermeyi kolaylaştırmaya çalışacaktım. Kişisel olarak Susurluk'ta birlikte yürünebilecek bir zemin var mı yok mu merak ediyordum elbette. Fark şu ki: olmasa da Allahın izni ve yardımıyla yazacaklarımı bitirmeden vazgeçmeyecektim.

Bu çalışma süreci aynı zamanda Corona salgınıyla geçti. Öyle ki “Susurluk için bir stratejik plan önerisi” çalışması corona günleri içinde pişti denilebilir. Kuşkusuz iki konu birbirinden çok farklı, ancak hayat da böyle bir şey değil mi? Yaşadıklarımız illa ki birbirine uyumlu denk şeyler olmuyor. Salgın süreci genelde acı, korku, tedirginlik ve belirsizliklerle sürüyordu. Böyle bir ortamda Susurluk’la ilgili yazdıklarımız daha çok bir 'umut yolculuğu' na dönüşmüş oldu.

Zira Susurluğun sahip olduğu  'Güçlü' yönlerin daha da gelişmesi,  "zayıf" taraflarınsa en azından (0) noktasına getirilerek, sonra da güçlüye doğru evrilmesi lazımdı. Ayrıca mevcut ve gelecek fırsatlarının değerlendirilmesi, tehditlerden sakınılması gerekiyordu. Bunun için de stratejik nitelikte adımlar atılmalıydı.  

Stratejik plan yönteminin ilk, yani 'Neredeyiz?' aşamasında. Susurluklu bazı değerli dost ve arkadaşlarımı yazılarımdan ve görüşlerimden haberdar etmek, destek ve katkılarını almak üzere eş zamanlı olarak bir WhatsApp grubu kurmuştum. Grup üyeleri elbetteki değişik siyasi görüşlere sahip insanlardı. Çıktığım yolda acaba yol arkadaşı bulabilir miydim? Bu arayışla “Susurluk için ne yapılabilir?” sorusu üzerinde düşünmeye ve Stratejik Plan önerimizi şekillendirmeye başladık.

Bu öneri sadece benim aklım, fikrim ve görüşüm olmayacaktı elbette. Zaten pek çoğu akademik yayınlarda ya da internet ortamında yer alan kurumsal bilgi ve belgelerden yararlanılmış şeylerdi. Bazıları da Whatsapp grubumuzdan, az bir kısmı da özelden gelen katkılarla gelişti. Kuşkusuz benim de bu alanda bilgim, uzmanlığım, tecrübem, görüş ve değerlendirmelerim vardı. Böylece bir yıl kadar tümünün belli bir akış ve üslup içinde editörlüğünü üstlenmiş oldum.

Önerilen stratejik plan; mevcut durum, misyon ve temel ilkelerden hareketle geleceğe dair bir vizyon oluşturulması, bu vizyona uygun amaçlar ile bunlara ulaşmayı mümkün kılacak hedef ve stratejiler belirlenmesi, ölçülebilir kriterler geliştirerek performansın izleme ve değerlendirilmesi yöntemine dayanıyor. Bu tarz bir yönetim yaklaşımı, öncelikle; “Neredeyiz?, Nereye ulaşmak istiyoruz?, Ulaşmak istediğimiz noktaya nasıl gideriz? Ve Başarımızı nasıl değerlendiririz?” şeklinde ifade edilebilecek dört temel soruya cevap aranarak işe başlıyor. Sonuçta bir stratejik plân ortaya konulmasıyla da olgunlaşıp sonuçlanıyor.

Bunlar Susurluğun geleceği olan gençler ve önderleri tarafından sahiplenilmesi gereken adımlar. Bunun için de kesinlikle katılımcı ve esnek bir yönetim yaklaşımına ihtiyaç var. Bu yaklaşıma kısaca ‘STRATEJİK YÖNETİM’ diyoruz. Bu hem yönetim bilimi hem de 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi Ve Kontrol Kanununa uygun bir teknik. Bu yaklaşım, planların katılımcı bir yöntem ve süreç yönetimi ile yapılmasını, paydaşlığın önemsenmesini, farklı fikirlerin zenginliğinden yararlanılmasını, çözümcülüğü ve geleceğe odaklanmayı teşvik ediyor. Güncelle değil, gelecekle ilgili bir yol haritası olarak şekilleniyor. Böyle olunca da bu amaç için birlikte olanların 'adanmış yol arkadaşlığı' çok değerli.

Tüm yol arkadaşlarımın fikir ve katkılarından az çok istifade ettim. Öte yandan elinden bir şey gelmediğini, konuya ehil olmadığını düşünerek en azından dua edenlere de müteşekkirim. Sonuna kadar devam etmese de yazım sürecinde onlarla yol arkadaşlığı etmek güzeldi. Hepsinin Susurluk için iyi ve olumlu birer örnek olduklarını düşünüyorum.

Bazıları "Seni bu çalışmadan dolayı şu an ilçemizde söz sahibi, seçilmiş ya da atanmış olan idarecilerden kaç kişi arayıp ta teşekkür etti, yada katkı sağladı?" diye soruyor. Tabi ki "teşekkür" edenler, "çok iyi gidiyor" ya da "bize ne düşerse" diyenler oldu, olmadı değil. Ancak iş sadece teşekkür etmekle bitmiyor ki. Aktif katkı vermeleridir esas olan. Bizim yolculuğumuzdan, çalışmamızdan hiç haberi olmamış pek çok değerli insan var bu Susurluk'ta.

Tabi ki yazılanları okuyanlardan fikirlerini paylaşmalarını bekledim. Bize göre doğru olan şeyler kimilerine yanlış gelebilirdi. Onlara göre olumsuz olan noktalar yeri geldikçe bize hatırlatılabilirdi. Böylece bizde ortaya koyduklarımızın yanlış/doğru mukayesesini yapabilirdik. Ama olmadı. Ya sustular, değerli fikirlerini en sona sakladılar ya da hiç okumadılar bile. Doğrusu yazılanları takip edip okuyamayacak kadar meşgul olanlar için üzülüyorum. Ama elimden bir şey gelmez. Yalnız kalmama karşın inançla yazmaya devam ettim. Allaha hamdolsun ki işin sonunda hayırlı ve Susurluğa faydalı bir eser ortaya çıkmış oldu.

Birlik ve beraberlik içinde olmak, birlikte çalışmak ve birlikte güzel şeyler ortaya çıkarmak gerçekten harika bir yol arkadaşlığı. Özellikle de geleceğe yönelik plan yapabilmek için geleceğe dönük düşünme becerisi kadar birlikte yol yürümeye inançlı ve kararlı insanlara ihtiyaç var. Şayet Susurluk ilçemizin de geleceği ile ilgili bir plan yapılması arzu ediliyorsa öncelikle entellektüel bir birikim oluşturulabilmeli. İlçeyi yönetenlerin, iş adamlarının, siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin, medyası ve kamuoyunun bu çözüm etrafında güç ve iş birliği yapması sağlanmalı. Ortak bir amaç belirlenebilirse birlikte de yürünebilir. Sonrası bu hareketin liderlerinin elinde olacaktır.

Şayet başarabilirse ilçe mülki idaresinin de bu yolculuğa bigâne kalması elbette düşünülemez. Kaldı ki insanları ortak bir amaca doğru adalet ile yönlendirip yönetebilmek idarecilerin hem görevi hem de en önemli meziyeti değil midir? Tüm siyasîler ve yöneticiler "biz adiliz" diyerek adil olmuş olmuyorlar ki. Bunun sözde kalmaması lazım. Şayet adalet ortalıkta gözükmezse yazıp çizilenlerin kağıt üzerinde kalması da mukadder oluyor. Bu yüzden birikmiş sorunlar varsa "yönetiyoruz" diyerek koltuk işgal edenlerin sık sık aynaya bakmaları tavsiye edilir.

Ortak amaçları bulup çıkarabilmek toplum olarak bizim en büyük eksikliklerimizden biri. Ortak bir amaç belirlenemezse, birlikte yürümek ve yol arkadaşlığı etmek de mümkün olmuyor. Konuşulan bir amaç birine dar gelirken, öbürüne bol gelebiliyor. Neticede ortak bir paydada buluşulamıyor. Şöyle olmalı, böyle olmalı diyenlerin kahve ağzından çıkıp etraflarına kulak vermeleri, okumaları, düşünmeleri ve ortak akıl için biraz çaba göstermeleri gerekiyor.

Dertlenerek, sızlanarak ve bilhassa sadece başkalarını eleştirerek ortaya güzel bir iş ya da eser koyanı görmedim bu güne kadar. Yapabiliyorsak kollarımızı, gönlümüzü ve aklımızı ardına kadar açarak kucaklayıcı olmamız gerekiyor. Düşünecek, araştıracak çok şey var. Canımız yansa, içimiz burkulsa da şöyle diyebiliriz:".. Görecektir, duranlar yürüyeni..." Sağımıza solumuza gereğinden fazla takılmamak lazım.

Bu eserim, bu yolda fiili bir davettir. "Susurluk için ne yapabiliriz?" derdi olanlar içindir. Duymak, görmek, bilmek istemeyene ise ne yapsak boştur. Niyetimiz hayır olursa, inşallah da hayra çıkacaktır. "Que sera sera!" Ne olacağı bellidir. Merak etmek bu akıbeti değiştirmez. Önemli olan nasıl yürüdüğümüzdür.

Taklid ve kopya en kötü stratejidir. Özgün bir hareket için biz sadece olabilir bir yol gösterdik. Anlaşılmasını, inanmayı, destek ve katkı verilmesini kolaylaştırmak istedik. Amacımız bu süreci Susurluğa mal edip benimsetebilmekti. Duymayan kulaklara, okumayan gözlere, umutsuz gönüllere ulaştırabilmek. İnanın ki sonrası üç kişiyle de olur, yedi kişiyle de, on kişiyle de.

Sonuçta odaklanılmasını önerdiğimiz şey; "Susurluğun geleceğine yönelik makro bir bölgesel / stratejik plan yapılması"dır. Bunun için radarlarımızı biraz daha geniş bir çapa ayarlamamız gerekiyor. Yetişmiş pek çok Susurluk değerinin bu tür bir makro plan çalışmasına katkısı olabileceğinden eminim. Ancak, böyle bir zemin oluşabilecek mi, Susurluk bunu başarabilecek mi, ya da ne kadar geç kalarak yapacak göreceğiz.

Niyetim halisti ve “Allahın izniyle akıbet de halis ola!” diye yola çıkmıştım. Rabbime hamdolsun ki sonuçta dört aşamalık tüm çalışma için yaklaşık iki yılı aşkın emek verilerek 4 ana bölümlü 450 sayfalık işte bu eser ortaya çıkmış oldu. Çalışmayı 96 hafta boyunca her Çarşamba yayınlayan, ama şu an mevcut olmayan SUSURLUK REİS GAZETESİ’ni de şükranla anıyorum.

Çok istememe rağmen bir yayınevinde basılmasına imkânım olmadı. Ama, birkaç nüsha ciltletip birini Hakan Beytur’a, diğerini de İlçe kütüphanesine verilmek üzere bizzat kendisini ziyaret ederek sayın Kaymakam Muammer KÖKEN'e verdim. 

Ayrıca dileyenler ona internet üzerinden 

https://yzyorum.blogspot.com/2021/12/29-aralk-2021-carsamba-susurluk-icin.html 

linkinden de ulaşabilecekler. 

Artık 66 yaşındayım, ne kadar ömrüm olacağını ise ancak Rabbim bilir. Bütün emeğimi, bilgimi, uzmanlığımı, tecrübe ve yeteneğimi kullanarak memleketime vefa borcumu ödediğimi sanıyorum. 

Susurluk gençlerine ithaf ettiğim bu öneri ne kadar benimsenecek, ne kadar hayata geçecek onu da bilemem. Ama Susurluk’tan umutsuz bir şekilde göçüp gitmek te istemiyorum.

“SUSURLUK OYALANMA ARTIK, HAYDİ DAVRAN, AYAĞA KALK VE YÜRÜMEYE BAŞLA! YARINLAR SENİN ELLERİNDE.” 

Yılmaz Yalçın

TBMM E.Müdürü, Kamu Yönetimi Uzmanı, Bir Susurluk evladı

yyalcin3@gmail.com