'TARIM VE HAYVANCILIK’ sektörü Susurluk için stratejik önemde. Konunun hacmi ve yer darlığı sebebiyle bu hafta sadece “GÜÇLÜ YÖNLER”in değerlendirilmesi üzerinde duracağız. Böylece güçlü yönlerin daha da güçlendirilmesi için yönelebileceğimiz bazı hedefler ortaya çıkmış olacak. Daha sonraki yazılarda ise 'FIRSATLAR' , “ZAYIF YÖNLER” ve “TEHDİTLER”den yola çıkarak bunlardan yararlanmak, zafiyetleri telafi etmek ve korunma amaçlı başka bazı hedefler ortaya koymaya çalışacağız.
Susurluğun ‘GZFT.09-'TARIM VE HAYVANCILIK’ sektörü alanında daha önce yapılmış bulunan durum analizi çalışmasında bugün olduğu gibi orta vadede de Susurluğun gelişmesine katkı sağlayacak ‘Güçlü yönler’; ‘GY.09.1-Güçlü bir Tarım faaliyeti”, “GY.09.2-Zengin su kaynakları ve sulu tarım imkânı”, “GY.09.3-Organik tarım potansiyeli”, “09.4 Sağlıklı ve taze sebze meyve kapasitesi”, “GY.09.5-Zengin biyo çeşitlilik, tıbbi ve aromatik bitkilerin varlığı”, “GY.09.6-Seracılık yatırımları için de uygun arazi varlığı ve jeotermal kaynaklar”, “GY.09.7-Önemli miktarda orman varlığına sahip olma”, “GY.09.8-Yaygın ve güçlü tarımsal örgütlenme”, “GY.09.9-Canlı Hayvancılık, Kırmızı et ve süt üretimi”, “GY.09.10-Süt ve süt ürünleri üretimi’ ile “GY.09.11-Kanatlı hayvan üretimi” ve “GY.09.12-Sektöre dayalı sanayi oluşumları konusunda güçlü bir potansiyel ve yüksek bir rekabet gücü” olarak tespit edilmişti. Bunlardan “Güçlü bir Tarım faaliyeti, Zengin su kaynakları ve sulu tarım imkânı, Organik tarım potansiyeli, Sağlıklı ve taze sebze meyve kapasitesi, Zengin biyo çeşitlilik, tıbbi ve aromatik bitkilerin varlığı, Önemli miktarda orman varlığına sahip olma ve Yaygın ve güçlü tarımsal örgütlenme” sektörün Tarım boyutunun güçlü yanları olarak öne çıkıyordu. Diğer yandan; “Canlı Hayvancılık, Kırmızı et ve süt üretimi, Süt ve süt ürünleri üretimi ile Kanatlı hayvan üretimi” de sektörün Hayvancılık boyutunun güçlü yönleri olarak değerlendirilmişti.
Balıkesir ili, GTHB
tarafından yapılan tarım master planında 4 alt bölgeye ayrılmış. Bu bölgelerin belirlenmesindeki
kriterler ağırlıklı olarak coğrafik, iklimsel, nüfus yoğunluğu, tarımsal
potansiyel, sanayi, su kaynakları, turizm ve maden kaynakları olarak
sıralanabilir. Buna göre Susurluk Karesi, Altıeylül ve Kepsut’la birlikte 3.ncü
alt bölge olarak belirlenmiş. 2016-2017 sektör
raporlarından da anlaşılacağı üzere Susurluk yöresi tarım ve hayvancılıkta
Türkiye’nin öncü bölgelerinden birisi. Balıkesir zaten Türkiye’yi doyuran il
olarak biliniyor. Tarım sektörünün Türkiye ortalaması % 9,5 iken bölgemizde bu
oran % 20’ler seviyesinde ölçülmüş. Kuşkusuz güçlü yönlerin daha güçlü hale
getirilmesi ‘AMAÇ.1-BÖLGESİNDE YÜKSELEN, ÖNE ÇIKAN GELİŞMİŞ BİR
SUSURLUK’ ve ‘StrA.1.1-Sosyal ve
ekonomik kalkınma’ Stratejik amacımız için
önemli. Nitekim bu maksatla ‘Str.1.1.1-Güçlü yanları ve
fırsatları kullanma’ stratejisi izlenmesi gerektiğini biliyoruz. Öncelikle
Susurluğun “GY.09.1-Güçlü bir Tarım faaliyeti, GY.09.3-Organik tarım
potansiyeli, GY.09.4 Sağlıklı ve taze sebze meyve kapasitesi, GY.09.9-Canlı
Hayvancılık, Kırmızı et ve süt üretimi ve GY.09.11-Kanatlı hayvan üretimi” şeklindeki güçlü
yönlerinin nasıl daha güçlü yapılabileceğini düşünelim.
İlçemizin
arazi varlığı (ha olarak): İşlenebilir arazi: 27628, Çayır-Mera: 4774, Orman ve
fundalık: 25797, Tarım dışı arazi: 3976
olmak üzere Toplam: 62175 ha. Buna göre işlenebilir arazi toplam varlığın %
44,4’ünü oluşturuyor. İşlenebilir arazinin ürünlere
göre dağılımı ise (yine ha olarak):Tahıllar: 13600 (%49,2), Baklagiller: 625
(%2,2), Endüstri bitkileri: 5055 (%18,3), Meyve, bağ, zeytin: 647 (%2,3),
Sebzeler:1116 (%4,0), Yem bitkileri: 6140 (%22,2), Nadas ve değerlendirilmeyen:
445 (%1,6) olarak hesaplanmış. 2016 yılında odaya kayıtlı olup tarım ve
hayvancılık faaliyetinde bulunan 163 adet firma bulunmakta. Her şeyden önce
ilçemizin İklimi, sulanabilir arazi varlığı tarım ve hayvancılığa uygun.
Ayrıca sözleşmeli üretim kültürü de gelişmiş durumda. Üretim alt
yapısı ve çalışacak insan sayısı yeterli. Zengin tarımsal üretim sahip
olduğu dinamikler sayesinde gelecek için de bir artış potansiyeli gösteriyor. Yöremiz
mevcut geniş ve verimli tarım arazileri, elverişli iklimi, bitki örtüsü,
verimli ve sulanabilir arazi varlığı ile bölgede öne çıkmakta. Zengin bir ürün
çeşitliliğine sahibiz. Meselâ Buğday (yeşil ot) üretimi sadece Susurluk
bölgesinde yapılıyor. Aynı şekilde ilçemiz sahip olduğu iklim şartları, sulama
imkânları ve uzun hasat süresi ile tohum yetiştiriciliği için de en uygun
bölge. Bu nedenle bölgemizde çok sayıda özel teşebbüs, resmi üretici ve ıslah
kuruluşu var. İlçemizde de bu firmalar tarafından işletilen alanlarda tohumluk
üretilmekte. Bunların dışında besi ve süt yemleri ile silaj ve
küspe türünden maddelere en çok ihtiyaç duyulan ve üretimi yapılan
bölgelerden birisi Susurluk. Besi sektörü için önemli bir maliyet
durumundaki yem hammaddeleri konusunda oldukça zenginiz. Çok çeşit ve
miktarda yem üretiminin gerçekleştirildiği bir bölgedeyiz. Bu bağlamda
özellikle hububat, ayçiçeği, silajlık ve dane mısır üretim alanları geniş yer
kaplıyor. Bütün bu unsurlar ilçemizde Güçlü
bir Tarım faaliyeti olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla ilçemizin yakın ve
orta vadede sahip olduğu güçlü yanların geliştirilerek çoğaltması bölge için de
stratejik bir önem taşıyor. O halde daha
güçlü bir Tarım faaliyeti için ‘HDF.1.1.1.37-İşlenebilir
arazileri toplam varlığımızın % 50’sinden yukarı çıkarmak” hedefi yararlı olur. Öte yandan bu işlenebilir
arazi varlığından en etkin şekilde ürün almak üzere; yeşil ot üretimi, tohum
yetiştiriciliği ve yem hammaddeleri üretimi de dahil olmak üzere ‘HDF.1.1.1.38-Tarım
arazileri ürün dağılımını optimum verim alacak şekilde planlayıp yönlendirmek” hedefiyle hareket etmek güçlü tarım
faaliyetlerimizi daha da güçlü hale getirebilir. Son olarak hangi ürünlerde
daha güçlenebiliriz ve hangi ürünlerde daha fazla gelir elde edebiliriz bakış
açısıyla “HDF.1.1.1.39-Tarım ürünlerinde stratejik seçimler
yapmak ve bu yönde üretimi arttırmak”hedefi geleceğin
Susurluğuna güçlü bir katkı sunabilir.
İlçemiz Organik tarım potansiyeli açısından da uygun
arazilere sahip. Ancak bu tür ürün yetiştirirken mümkün oldukça kimyasallardan kaçınmak
gerekiyor. Hormon ve veya buna benzer kalıntı bırakacak ürünlerden uzak durulması
esas. Üretimi esnasında da insan ve diğer canlılar olumsuz etkilenmemeli. Zira güvenli gıda tüketimi bilinci her geçen
gün artıyor. İnsanlar satın aldıkları ve tükettikleri gıdaların güvenli
olduğundan emin olmak istiyorlar. Organik tarım, tarımsal uygulamalardaki
yoğunlaşmanın getirdiği çevre, insan ve hayvan sağlığı sorunlarına çözüm olarak
ortaya çıkmış ve günümüzde Avrupa ülkeleri başta olmak üzere giderek artan bir
Pazar değerine ulaşmış durumda. Organik tarımın ekolojik, ekonomik ve sosyal
ilkeleri doğrultusunda tarımsal ekosistemlerin ve çevredeki doğal alanların
sağlıklı olması ve çeşitliliğin korunarak arttırılması sağlanıyor. Çeşitliliğin
artışı ise sürdürülebilirlik açısından oldukça önemli. Bu açıdan mevcut Organik
tarım potansiyelimizi değerlendirmek üzere‘HDF.1.1.1.40-Tarımsal ekosistemlerin ve
çevredeki doğal alanların korunmasına özen göstermek” hedefi ile ‘HDF.1.1.1.41-Uygun alanlar için organik tarım projeleri
yapmak ve artan şekilde üretimini planlamak” hedefi
düşünülebilir. Organik tarım; sürdürülebilir ekosistem, güvenli gıda, iyi
beslenme, hayvan refahı ve sosyal adaleti sağlayan bir dizi kurala dayalı
bütünsel sistem anlayışı olarak tanımlanmaktadır. Bu yaklaşım içinde bir başka hedef;
‘HDF.1.1.1.42-Kurulacak organik
tarım
üretim işletmelerinin kendine yeterli olacak şekilde yürütülmesini sağlamak” olmalı. Sonuç; hem işletme dışı girdilere olan
ihtiyacın azaltılması hem de atık yönetiminin kolaylaştırılması olacaktır. Böylece
üretimin hayvansal/bitkisel dengesi yanında, pazar ve işgücü imkânları,
zararlı-hastalık-yabancı ot yönetimi ve toprak verimliliği gibi birçok faktör
göz önüne alınarak zaman ve/veya yer açısından yapılacak ekim nöbetleri ile
çeşitlilik de sağlanabilir.
TR22 Bölgesi sebze üretimi için oldukça elverişli çevre şartlarına sahip bir bölge. Bunun yanında İstanbul, İzmir, Bursa gibi büyük metropollere yakın olması, doğrudan tüketilen ve tüketicilerin doğrudan temin ettikleri sebze ve meyve gibi ürünler için pazar fırsatı sunmakta ve arzı kolaylaştırmakta. Bu ve benzer nedenledir ki, Balıkesir ve Çanakkale İllerinin tarım alanlarının içinde meyve ve sebzenin oranları Türkiye ortalamasının oldukça üzerindedir. Özellikle ilçemiz ova köyleri olarak adlandırılan kısımda sulu tarımla Sağlıklı ve taze meyve-sebze üretimi gerçekleştiriliyor. Ayrıca mikro klima bölgelerinin varlığı sayesinde çok çeşitli meyve türleri de yetiştirilebiliyor. Gelişen meyvecilik faaliyetleri bir anlamda alternatif kazanç yolları da demek. Meselâ halen ilçemizde mantar üretimi konusunda faaliyet gösteren ve kompost üretimi yapan işletmeler de bulunuyor. 2012 yılı TR22 Bölgesi Sebze Ekim Alanlarının Ürünlere Dağılım tablosuna göre sebze ekim alanlarının %77’sini oluşturan ürünler sırasıyla salçalık domates (%17), sofralık domates (%14), salçalık biber (%14), kavun (%13), karpuz (%8), taze fasulye (%4), kuru soğan (%4) ve patlıcandır (%3). Bunların dışındaki 41 ürün ise sebze ekim alanlarının %23’ünü oluşturuyor. Susurluk’ta 2012 yılında salçalık domates için 4.500, sofralık domates için 751, salçalık biber için 1.000, kavun için 3.500, karpuz için 1.800, taze fasulye için 112, kuru soğan için 3.621 ve patlıcan için 50 dekar arazi kullanılmış. Aynı yıl itibariyle sebze üretim miktarı ton olarak; salçalık domates 22.842, sofralık domates 2.944, salçalık biber 1.500, kavun için 7.000, karpuz için 5.400, taze fasulye için 112, kuru soğan için 4.498 ve patlıcan için 175 ton olarak tespit edilmiş. Diğer yandan 2012 verilerine göre dekar olarak Balıkesir ili ilçeler itibariyle Meyvelik Alanlar tablosunda Susurluk’ta en çok 675 dekar alanda ceviz üretiliyor. Ardından 540 dekarla üzüm, 511 dekarda zeytin ve 230 dekarla şeftali geliyor. Bunların üretim miktarları da ton olarak aynı sırayla 72 ton ceviz 189 ton üzüm, 49 ton zeytin ve 347 ton şeftali geliyor. Anlaşılıyor ki dekar başına verim ve çeşitlilik açısından Susurluğun ‘HDF.1.1.1.43-Sebze meyve üretim kapasitemizin arttırılmasını öncelemek” öncelikli hedef olmak durumunda. İkinci olarak ‘HDF.1.1.1.44-Susurluğa özgü, verimli ve dayanıklı bir YEŞİLELMA türünün yetiştirilmesini sağlamak” İlaveten üretiminde dekar başına verim kriteri de esas ‘HDF.1.1.1.45-Sebze meyve üretiminde seçilmiş stratejik üstünlüklerimiz üzerinde yükselmek” bu alandaki gücümüzü daha da arttırmaya yararlı olabilir.
Bölgede büyükbaş ve
küçükbaş hayvan beslenen, besi ve süt üretimi odaklı, irili ufaklı pek çok
işletme var. Bu yüzden Susurluk ilçesi ve bu bölge Türkiye’deki ve özellikle
İstanbul’daki kesik kırmızı et sektörünün en önemli tedarikçilerinden. Bu
yüzden bölgemizde birçok entegre et tesisi faaliyet gösteriyor. Et ve et
ürünlerinin pazarlanması bu merkezlerde gerçekleştiriliyor. Susurluk et üretimi
Türkiye büyükbaş eti üretiminin % 0,3’ü, küçükbaş eti üretiminin % 3,7’si
seviyesinde. 2015 yılı itibariyle kırmızı et üretim miktarı toplam 6.098,8 ton şeklindedir.
2015 ve 2016 yıllarına ait tescil verilerine göre borsada işlem gören Canlı
Hayvan ve Kırmızı Et İşlem Hacimleri 2015 yılında 6499 büyükbaş 881,3 ton,
308491 küçükbaş 4493,6 ton toplam 314.990 baş ve 5374,9 tondur. 2016 yılında ise
2763 büyükbaş 362,7 ton, 235545 küçükbaş 4930,4 ton toplam 238.308 baş ve
5293,1 tondur. Bu rakamlar düşüş olmakla birlikte 6.000 ton civarında bir
kırmızı et üretimi olduğunu gösteriyor. Bu konuda odaklanılması gereken konu
büyükbaş et üretimindeki düşüş eğilimi. O halde bu düşüşü durdurmak ve çıtayı
tekrar yükseltmek için ‘HDF.1.1.1.51-Canlı Hayvan Kırmızı
et üretiminde 8.000 tona ulaşmak” şeklinde bir hedef ilçemizi tekrar güçlü durumuna
getirecektir.
Diğer taraftan bölgemiz beyaz
et üretiminde de ön sıralarda. Balıkesir İlindeki kümes hayvanları yıllar
itibariyle incelenecek olursa 2004-2007 yılları arasında hayvan sayısında
azalma görülürken, diğer yıllarda artış gözlemlenmiş. 2002 yılı baz alındığında;
2011 yılında İldeki toplam kümes hayvan sayısı 24.672.709 olarak sayılmış. Bu
rakam toplam hayvan sayısında %30'luk bir artışın olduğunu gösteriyor. Kümes
hayvanlarının %78,89'u etlik tavuklardan, %21,07'si ise yumurta tavuğundan
oluşmakta. Bu bağlamda İlçemiz de birçok tavukhaneye sahip. Ayrıca Türkiye’nin
beyaz et ihracatında önde gelen bir markasının kesim ve işleme tesisine yer
vermesi sebebiyle beyaz et sektöründe söz sahibi. İlçemizde sadece 2016 yılında
986.627 kg kanatlı eti ihracatı yapılmış. Türkiye 2016 yılı hayvan varlığı
içerisinde % 0,9 oranında bir Kanatlı
hayvan üretimine sahibiz. Kanatlı eti üretiminin payı ise %2,6 oranında. Bu
sebeple ‘HDF.1.1.1.52-Kanatlı hayvan varlığını Türkiye ’nin %2’sinin, beyaz et üretimini
de %4’ün üzerine çıkarmak” bir hedef olarak konulabilir.
BÖLGESİNDE YÜKSELEN, ÖNE
ÇIKAN GELİŞMİŞ BİR SUSURLUK için
“StrA.1.2-İstihdamı arttırma” şeklinde
bir stratejik amacımız var. Oradaki “Str.1.2.1-Üretim tesislerini çoğaltma” stratejimiz
de bazı güçlü yönlerimizin daha da gelişmesini sağlayabilir. Bunlar; “GY.09.7-Önemli miktarda orman varlığına sahip olma, GY.09.5-Zengin biyo
çeşitlilik, tıbbi ve aromatik bitkilerin varlığı ve GY.09.6-Seracılık
yatırımları için de uygun arazi varlığı ve jeotermal kaynaklar”gibi konular. Türkiye'de illerde orman ortalaması
yüzde 27-28 iken, Balıkesir'in yüzde 45'i ormanlarla kaplı. Üstelik yüzde 63'ü
verimli ormanlardan oluşuyor. Bu bağlamda Susurluk; Normal Orman 6.641,10 ve
Bozuk Orman 2.777,70 olmak üzere toplam 9.418,80ha orman alanine sahip. Bu rakamlar
Susurluğun Önemli miktarda orman
varlığına sahip olduğunu gösteriyor. Ormanlarımızda ağırlıklı olarak kayın ve gürgen
bulunuyor. Bunlar işlenmesi kolay ama uzun süre dayanıklı olabilen ağaçlar. İlimizde 2017 yılında odun dışı ürünlerden 18 bin ton
üretilmesi planlanmıştı. 2018 yılında bu miktar 21 bin tona çıktı. Ayrıca bölgemiz orman köylerinin cam fıstığı,
yosun mantar ve defne yaprağı gibi değişik üretim alanlarında farklı kazanç
imkânları var. Bu sebeple öncelikle “HDF.1.2.1.11-Orman varlığımızın asgari 7.000da olması ve
gelişmesine özen göstermek” gerekiyor. Üzerine de “HDF.1.2.1.12-Orman varlığımızın değerlendirilmesine
yönelik kazanç getirici projeler yapılmasını sağlamak” hedefi uygun olur. Bu meyanda arıcılık faaliyetleri
için de elverişli ormanlık alanlara sahibiz. Susurlukta 2011 yılı itibariyle
2.809, 2015 yılı sonu itibariyle de 3309 adet arılı kovan
tespit edilmiş ve o yıl itibariyle de 49.635 kg bal üretimi gerçekleşmiş.
Rakamlar bu alanda bir gelişmeyi işaret ediyor. Kaldı ki ilimizde bugüne kadar
10 civarında bal ormanı yapılmış ve bazı ailelere fenni arıcılık projesi
kapsamında 4 milyon TL'lik destek programı gerçekleşmiş. O halde orman
varlığımız üzerinde arıcılık
yapan, yapmayı düşünen insanımıza bu konuyla ilgili teşvik ve desteklerin
yönlendirilmesi halinde kısa sürede “HDF.1.2.1.13-Bal üretiminde 60 tona ulaşmak” hedefimiz gerçekleşebilir.
Tıbbi ve aromatik bitkiler gıdadan sağlığa, kozmetikten
turizme kadar birçok alanı ilgilendiren önemli bir sektör. Dünyada yaklaşık 425 bin civarında bitki
olduğu, bunlardan 50 Bin ile 70 Bin kadarının tıbbi bitki türü olarak
tanımlanıyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre bugün dünyada kullanılan
tıbbi bitki sayısı 20 bin civarında. Bu bitkilerin 4.000'ni tedavi amaçlı
kullanılıyor. Dünyada 2.000, Avrupa'da ise 500'e yakın tıbbi bitkinin ticareti
yapılıyor. Yıllık ekonomik değeri ise 115 milyar dolar civarında. 3 gen
merkezinin kesişme noktasında olan Türkiye, yaklaşık 4.000'i endemik, yani bu
coğrafyaya has olmak üzere, toplam 12 bin bitki türüne ev sahipliği yapıyor.
Başka bir ifadeyle, Avrupa kıtasından daha fazla Zengin biyo çeşitlilik, tıbbi ve aromatik bitkilere sahip bir
ülkeyiz. Bu zengin potansiyel, üretim için uygun iklim ve habitatlar
değerlendirilmeyi bekliyor. Bunların içinde 1.700 civarında bitki tıbbi özellik
taşımakta, bunun da 500'ü tıbbi ve aromatik bitki olarak değerlendirilmekte.
Yani bu veriler bize, dünya üzerindeki tıbbi bitkilerin yaklaşık %6'sının
ülkemizde olduğunu gösteriyor. Hem doğadan toplanan defne, kekik, adaçayı gibi
ürünlerde, hem de kültürü yapılan kimyon, anason, nane, rezene gibi ürünlerde
geniş bir popülasyona sahibiz. Susurluğun da kendi çapında bu zenginliği
değerlendirerek ilçe için ilave kazanç kapıları açması ve bu pazardan pay
alması mümkün. O halde bir an evvel “HDF.1.2.1.14-Sonrasında yapılacak projelere temel olmak
üzere ilçemizin biyo çeşitliliği, tıbbi ve aromatik bitkilerle ilgili bir
çalışma yapmak” hedefine
odaklanmalıyız.
İlçemizin Seracılık yatırımları için de uygun arazi varlığı ve jeotermal kaynakları bulunuyor. Halen örtü altı üretim bazı köylerimizde var ve yapılıyor. Ancak bölgenin uygun arazi varlığı ve jeotermal kaynaklar bu sektörü kanatlandırabilir. Çünkü jeotermal kaynaklar taşıdığı sıcaklık ve debi ile seracılık için son derece uygun bir ortam sağlıyor. Böylece seracılık konusunda ileri teknolojiyle üretim ve ihracat mümkün. Bu hem kişisel kazanç hem de ilçe ve ülke ekonomisine ilave katkı sağlanması demek. İlçenin ekonomisine önemli bir fark getirecek olan böyle bir seracılığın birçok kişiye de istihdam sağlayacağı ortada. Sosyal ve ekonomik kalkınma çıtamızı yükseltebilecek bu işin büyümesi kuşkusuz önemli bir gelişme olur. Bu sebeple “HDF.1.2.1.15-Jeotermal kaynaklarla Seracılık yapılabilmesi için altyapı konusunda devlet desteği sağlamak” gibi bir hedef gelecek açısından yararlı olabilir.
İlçemiz bilhassa Süt ve süt ürünleri üretimi konusunda da öne çıkmış durumda. Özellikle süt işleme fabrikalarının bölgedeki faaliyetlerinin fazla olması güçlü bir yönümüz. Böylelikle üretilen sütler hem ilçedeki, hem de yakın çevredeki süt işleme merkezlerine pazarlanmakta. Bu bağlamda ilçemizden ülkenin dört bir yanına ve dünyaya süt ve süt ürünleri gidiyor. Susurluk’ta 2013 verilerine göre büyükbaş süt üretimi 52.400, küçükbaş süt üretimi 1.536 olmak üzere toplam 53.936 ton olmuştu. Bu miktarın asgari 60.000 tonun altına düşmemesi gerekiyor. Bu nedenle toplam süt üretiminde hedef; HDF.1.3.2.28-Süt üretiminde yeniden 60.000 tonun üzerine çıkmak” olmalı. Ayrıca ulusal düzeyde aranılan, ihracatta kaliteyi tutturmuş “HDF.1.3.2.29-Tescilli ve markalı süt ürünlerine sahip olmak” hedefiyle hareket edilmeli.
Tarım ve hayvancılık sektöründe bazı güçlü yönler
‘AMAÇ.2-KALKINMAYI BAŞARMIŞ ÜRETKEN BİR SUSURLUK’’ için
“StrA.2.1-Değerlere dayanmak” stratejik amacımız ve “Str.2.1.1-Daha fazla değer
üretme, Daha adil paylaşma ve Değerleri koruyup geliştirme” stratejimizle ilişkili. Örneğin “GY.09.8-Yaygın
ve güçlü tarımsal örgütlenme” böyle bir güçlü yönümüz. İlçemizin 2015 yılı Çiftçi Kayıt Sistemine göre
kayıtlı çiftçi sayısı 2239. 18 tane de tarımsal amaçlı kooperatif ve birlik
bulunuyor. Bu anlamda yaygın ve güçlü
tarımsal örgütlenme değerlendirilmesi gereken bir avantaj. O halde, “HDF.2.1.1.04-Susurluğun
güçlü tarımsal örgütlenmesinden sektörün daha da güçlenmesi için yararlanmak” hedefinden daha doğal ne
olabilir ki?
Aynı
şekilde “StrA.2.3-Üretkenlik ve Rekabetçilik” stratejik amacımız istikametinde “Str.2.3.1-Üretken olma” stratejimiz uygulanarak “GY.09.12-Sektöre
dayalı sanayi oluşumları konusunda güçlü bir potansiyel ve yüksek bir rekabet
gücü”nü değerlendirebilir ve daha güçlü hale getirebiliriz.
İlçede 12 gübre bayii, 48 yem satış yeri, 124 adet gıda üretimi yapan işletme,
533 adet gıda satış ve toplu tüketim yeri mevcut. Bitkisel ve hayvansal
üretimin yoğunluğu nedeniyle aynı zamanda tarıma dayalı sanayinin gelişmekte
olduğu bir bölge burası. Bu açıdan sektöre
dayalı sanayi oluşumları konusunda güçlü bir potansiyel ve yüksek bir rekabet
gücümüz var. Tarıma dayalı sanayi tesisi olarak; Şeker fabrikası ve Yörsan
dahil olmak üzere 1 ayçiçek yağı fabrikası, 9 adet süt ve süt işleme tesisi, 3
adet meyve-sebze işleme tesisi, 2 adet entegre et tesisi, 1 adet tavuk et
işleme tesisi, 6 adet sakatat işleme tesisi, 1 adet yem üretim tesisi ve 1 adet
kültür mantarı üretim tesisi kurulmuş. İlçemizde ve bölgemizde yoğun pancar
üretimine dayalı olarak Susurluk şeker fabrikası bunlardan en önemlisi. İşlenen
pancar, şeker, küspe ve melas gibi farklı pek çok ürün ortaya çıkarmakta ve
tarım ve hayvancılığa katkıda bulunmakta. Ayrıca bölgemizde yer alan bazı Gıda
işleme fabrikalarının varlığı da güçlü bir diğer yönümüz. Bu bağlamda
bölgemizde birçok salça, donmuş gıda ve konserve fabrikaları bulunuyor. İlçemiz
ve bölgemiz bu fabrikaların temel ham madde üretim merkezi konumunda. Bu yüzden
hem tarım ve hayvancılıkta, hem de sektöre dayalı sanayi oluşumları konusundaki
güçlü potansiyel ve yüksek bir rekabet gücünün sürdürülebilir olması gerekiyor.
Bu çok çok önemli bir konu. O halde “HDF.2.3.1.09-Sektöre dayalı
sanayi oluşumları konusundaki güçlü yönümüzü yüksek bir rekabet gücüyle
sürdürmek” zorunluluğumuz var. Bütün bu
hedefler inşallah zaten güçlü olduğumuz Tarım ve hayvancılık sektöründe daha da
güçlenmemiz için yardımcı olacaktır.
Değerli Abim;
YanıtlaSil"Ayağa Kalk Susurluk!Kalk ve yürümeye başla.Gelecek ellerinde!"
Susurluk için Yeşilelma yolunda yürümeye devam ettiğiniz bu yolda, yoğun emek ve çalışma sonucu yapmış olduğunuz bu çalışmalar gerçekten takdire şayan.İlçemiz ile ilgili çok önemli bilgiler veriler sunup, hedefleri yazıyorsunuz.Allah razı olsun.Yaşadığımız belde de insanlığa topluma bölgemize katkıda bulunabilmek için dertlenebilmek çok güzel görev. Dertlenen kişiler az da olsa hedefe giden bu yoldan vazgeçilmemeli. Emeğiniz çok fazla. Yoğun işlerim nedeniyle katkıda bulunamıyorum.Yazılarınızı takip etmeye çalışıyorum.Çalışmalarınızda kolaylıklar diler saygılarımı sunarım.