
Otoyolun
düşündürdükleri
Bir hayaldi. Otuz yıl öncesinden başlayarak zaman zaman
ülkenin gündeminde yer aldı. Ondan fazla hükümet, 15 kadar Bayındırlık bakanı
geçti üzerinden. Özellikle körfez geçişi için düşünülen köprü ihalesi birkaç
kez iptal edildi. Sık sık yolsuzluk iddialarına konu oldu. Hatta bir bakan sırf
bu yüzden yüce divanda yargılandı. Devletin proje, yatırım ve bütçe birimleri
uzun yıllar üzerinde çalıştılar. Nihayet Ak parti ve Erdoğan ile birlikte bu
hayal de gerçekleşme yoluna girdi. 9 Nisan 2009’da ihale edildi, sözleşmesi 27
Eylül 2010 tarihinde imzalandı ve 28 Ekim 2010'da Türkiye Başbakanı Recep
Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla temeli atılmış oldu. 5,5 yıl sonra 1 Temmuz 2016’ da Osmangazi
Köprüsü, ondan üç yıl sonra da geçtiğimiz Kurban bayramı öncesi yolun tamamı
ulaşıma açıldı .
Tabi ki bu gibi yatırımlar makro planda ülkemiz için son
derece iyi şeyler. Ancak, Susurluk için hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacak.
Zira, ‘Fırt’ olarak adlandırıldığımız zamanlardan beri tarihsel olarak içinden
yol geçen bir belde olmak bize çok şey kazandırmıştı. Bu kez yol güzergâhının şehrimizin dışından
teğet geçip gitmesinin elbette bize olumsuz sonuçlar getireceği açık. Bunun en
somut göstergesi zaten iyi durumda olmayan dinlenme tesislerimizin birer birer
kapanmakta oluşu. 24 saat açık ışıl ışıl tesislerimiz, gece olunca
kararıyorlar. Bu şartlarda Özdilek gibi büyük firmaların da yapması beklenen
tesisler için yatırım başlatması fazla iyimserlik olur. Yeni otoyol, revaç
bulduğu ölçüde Susurluk esnafı daha da zor durumda kalacak.
Üniversite fikrinin hayali bile güzeldi. Gördük ki birkaç
iyi adamın çabası yetmiyor. Susurluk; gelecek paraların hayali, emlak
fiyatlarının yükseleceği beklentisi ya da siyasi hasımlık adına muhalif
söylemler içine girerek bu işin oluruna değil olmazına çalıştılar. Bu basiretsizlik Susurluğun alınyazısı değil,
olmamalı. Susurluk otoyol meselesinde de maalesef bir yirmi yılı gözlerini
kulaklarını kapatarak geçirdi. En acısı tarlalarını yok bahasına satarak ne
kadar kısa görüşlü olduğunu da göstermiş oldu. Oysa otoyolun Susurluk’tan
geçiyor olması birçok yatırımcı için fırsat olarak görülmüştü. Hatta bu o kadar
abartılmıştı ki, alınmadık tarla, bahçe bırakmadılar. Susurluk bununla da
ayıkmadı. Aksine mülk sahipleri fiyatlar biraz daha artsın diye mevziye
yattılar. Tarlasını yok bahasına satan kaloriferli daireye koştu. Talep arzı
doğurdu ve bir sürü müteahhit çıktı piyasaya. Ne oldu ? Deniz bitti, bir çok
müteahhit karaya vurdu. Yaptıkları daireleri bin türlü reklamla satmaya
çalışıyorlar, alıcı yok. Satan daha çok.
Olan oldu...Ders almak isteyen batan akşam güneşine
değil, her sabah yeniden doğan güneşe baksın. Evet geçmişten ders alalım ama
yaşadığımız bugün ve geleceğimizi heba etmeyelim. Daha da geç kalmamak için bir
yerden başlamalı. Meselâ şu lojistik konusunu enine boyuna değerlendirmeli
Susurluk. Bu meseleye de Fransız kalmamalı.
Kurulacak lojistik merkezinin, yapılacak tesislerin, canlanacak tarım ve
ticaretin geleceği üzerine konuşulmalı. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğan’ın otoyol hakkında "Bu yol sayesinde turizm, sanayi ve ticari
faaliyetler hızlanacak…” sözünü ciddiye alalım.