24 Ocak 2014 Cuma

122 23 Ocak 2014 Perşembe 13;24 GEZİ REHBERİ ...........................Liseye Ziyaret


Liseye ziyaret

Geçen Salı günü Balıkesir'deydim. 41 yıl sonra mezun olduğum okulumu ziyaret etmek istedim.

Balıkesir Lisesi köklü geçmişi, kaliteli eğitimi ve hocalarıyla tarihi bir okul. 

Arkası Balıkesir'in meşhur çamlık tepesi, askeri hastane tarafından çevrili, Behçet Paşa köşkü bahçesi ve namazgah alanında kurulu eski taş bina ve yeni lise binalarından oluşuyor.

Sağdaki taş bina arka cephesi bozulmadan önceki hali. Bu gün artık Güzel sanatlar fakültesi olarak hizmet veriyor. Soldaki yeni Balıkesir Lisesi binası,sol öndeki binalar da askeri hastaneye ait tesisler.
 
Taş bina 1895 yılında Behçet Paşa Köşkü bahçesine okul olarak inşa edilmiş. 1898 yılında bir deprem sonucu hasara uğrayınca II.Abdülhamit tarafından 1902 yılında onarımı yaptırılarak 1913 nisanında, o zamanın en önemli öğretim kurumlarından olan Selanik Sultanisi tam kadrosu ile nakledilmiş.

Bu tarihten sonra da Balıkesir Sultanisi adı altında öğretimini sürdürmüş. İlk yıllarda yalnız yatılı olarak öğretim yapan Sultani, 1919-1920'den itibaren gündüzlü öğretime de başlamış. 1924 yılında Balıkesir Sultanisi lağvedilmiş ve 1931 yılında sadece 9. sınıf, okul bahçesindeki küçük bir binada öğretime tekrar başlamış.

Daha sonra Sultaniden boşalan yerde öğretim yapan Öğretmen Okulu ile birlikte, bugünkü Necatibey Eğitim Fakültesine geçilmiş. Tarihi taş bina da 1932-1933 öğretim yılında Balıkesir Lisesi adını almış.

O zamanlar üst katı yatakhane olan binanın tahta merdivenleri vardı. Sadece merdivenler değil sınıfların zemini de tahtaydı ve mazot kokusunda bir sıvıyla kaplıydı. Tahta gıcırtısı ve kokusu hala zihnimizdedir.

Yeni bina eskiden namazgah olan ve yağmur dualarına çıkılan alanda 1960'lı yıllarda yapılmış.

O yıllarda Ortaokul kısmı eski taş binada devam ederken, lise kısmı da yeni binada eğitim öğretim faaliyetine geçmiş. Daha sonra 70'li yıllarda taşbinanın da Oruçgazi Ortaokulu adıyla Liseden ayrıldığını biliyoruz.

Bursa yönünden Balıkesir'e Vasıfıçınar caddesi üzerinden Orman Bölge Müdürlüğü önünden girilirdi. 

Şimdi Balıkesir belediye binası da o yol üzerinde. O yol eski zirai donatım önünden kıvrılır kervansaray önüne çıkardı. 


Yıkılan Kervan sarayın eski yerinden, havuz ve fıskiyeler tarafından çekilmiş bu fotoğrafta Cumhuriyet meydanının yeni hali görülüyor. 

Solda istasyon binası,sağda da Balıkesir belediye binası var. Geçmişten kalan yalnızca tarihi gar binası ve kervansarayın önündeki palmiyeler.


Cumhuriyet meydanından Milli Kuvvetler Caddesi takip edildiğinde yol Balıkesir'in merkezine, Ali Hikmet Paşa Meydanına çıkıyor. 

Fotoğraf ta şadırvanlı Ali Hikmet Paşa Meydanından Milli kuvvetler Caddesine bakışı gösteriyor. Eskiden bu yol bize çok geniş gelirdi. Şimdi tek yön ve sanki daracık gibi.



Meydanın Kuzey yönü Balıkesirin en meşhur ve tarihi yapısı Zağnos Paşa Camisine çıkıyor. Çarşılar da bu bölgede yoğunlaşmış. Yandaki fotoğraf Ali Hikmet Paşa Meydanından Yeni Çarşı ve Paşa Camii yönünü gösteriyor.

Paşa camii 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet'in vezirlerinden Zağnos Paşa tarafından Balıkesir'de bir külliye olarak yaptırılmış. Günümüzde hamamı ve camisi ile hala ayakta.

Balıkesir'in tam ortasında yer alan cami, Fatih'in 48 adamını görevlendirmesiyle 6 haftada yaptırılmış ve 3 Mart 1461 günü büyük bir törenle ibadete açılmış. Bugünkü haliyle 1902’de yeniden inşa edilmiş. 1000 kişilik kapasitesiyle Balıkesir'in en büyük camisi. 

Mehmet Akif Ersoy, Kurtuluş Savaşı döneminde bu camide vaazlar vermiş ve vatanı kurtarma konusunda halkı heyecanlandırmıştır. 

Ayrıca Atatürk'ün hutbesini okuduğu ilk ve tek camidir. Caminin minaresinden şehrin her tarafı izlenebilmektedir.

Meydanın Batı yönüne devam eden Anafartalar Caddesi Balıkesir'in yine tarihi bir köşesine saat kulesine çıkıyor.

Yandaki fotoğraf ta saat kulesini ve yanından askeri hastaneye doğru çıkan yokuşu gösteriyor.

Anafartalar Caddesinde henüz saat kulesine gelmeden sağ tarafta küçük bir cami ve süslü bir kapı var. 

İşte bu aralıktan yol bulup birkaç basamak merdiven çıkarsanız Balıkesir Lisesine çıkan o ünlü yokuşa varmış olursunuz. 


Yanından geçerken yokuşun başındaki cami ne hikmetse bana "sanki yedim camini" hatırlattı. Hani şu sanki yedim, sanki içtim, sanki aldım diyerek biriktiren, o parayla da cami yaptıran hayırseverin hikayesini.  


Neden bilmiyorum. Sebep belki de o günlerde bu hikayeyi duymuş ya da okumuş olmam herhalde. Çocukluk gözüyle onu bu camiyle özdeşleştirmiş de olabilirim. Ama benim gözümde bu cami gerçek adı ne olursa olsun hep "sanki yedim cami" olarak kalacak galiba.



İşte bizim meşhur yokuşumuz. Doğru Balıkesir Lisesine çıkar. 

Bilseniz bu dik yokuşun ne hatıraları var. Sadece bende değil tabi, yolu Balıkesir Lisesinden geçmiş binlerce gencin üzerinde.

Biz yatılılar sadece hafta sonları ve tatillerde iner çıkardık. Gündüzlü öğrencilerse her gün kullanırlardı bu yokuşu. 



Arnavut kaldırımı taşlardan yapılıydı eskiden. Etrafında da o kadar yüksek apartmanlar yoktu. Park etmiş araçlar da günümüzün yansıması. 

O zaman sanki daha uzun gelirdi. Genç bacaklarımız bile yorulurdu inip çıkmaktan. Şimdi yine yoruldum, ancak eskisinden daha dar ve daha kısa geldi o bildik yokuş. Yoksa yaşlandık mı ?



Yokuşun sonuna doğru bütün heybetiyle lisemiz fark ediliyor yavaş yavaş.İşte okulumuz. Kartal yuvası gibi. Bir tarafta eski ortaokul, öbür yanda lise.

Bu arada benim gibi eski öğrencilerini sevindirecek iyi bir haber: Okulumuzun adı yine Balıkesir Lisesi oldu. 
Bu levha değişecek.

Ahh okulum ! 

Bizimle birlikte çamlar da büyümüş. Bu bina benim ve benim gibi nice gencin çocukluktan delikanlılığa geçişine tanıklık etti. 


Kusura bakılmasın ama şimdinin eğitim öğretimi gibi de değildi bizimkisi. 


Aksine sıkı bir talim, iyi bir terbiye ile yetiştirirdi binlerce mezununu.

Sol yanda eski orta okulumuzu görüyorum. Sanki "beni de unutmayın" diyor gibi. Ama fark ediyorum ki eskiden yatakhanemizin olduğu üst kat şimdi yok. 


Esas girip çıktığımız küçük kapı beni görünce mutlu oldu sanki.Ya da ben mi mutlu oldum, tam bilemedim… 


Sağ yan tarafta şimdi yeni ve modern bir bina yükselmiş. 

Eskiden o kısımda konferans salonu, altında hamam bulunan bir eklenti vardı. Muhtemelen bu binayla çok daha iyisi yapılmıştır. 

Olsun yakışır liseme.

Müdür odasında bizim dönemin iftihar tablosu asılı. 

1972 de futbol takımımız şampiyon olmuştu. Hatırlıyorum, o yıllar sadece sporda değil, pek çok alanda lisemiz önde yarışırdı. 

Münazaralar, bilgi yarışmaları, müzik grupları, tiyatro ve geziler hiç eksik olmazdı yaşamımızda.



Merak ettim, çıkarttırdım. Kayıtlarımızın yazılı olduğu kütükleri gördüm.

Aynı sayfada ben ve benden sonraki 333 numara öğrencileri bir aradaydı.

Düşündüm de bu bir hazine ! Çünkü hepimizin resimleri yapıştırılmış. 

Düzenli işlenmiş ve temiz defterler. Öğrencilik resimlerini bulamayanlar, kayıtlarını görmek isteyenlere müjde ! Bir kaç günlük zamanını buraya ayırabilecek gönüllü arkadaşlara ihtiyaç var. 

Kimse olmazsa ben yapacağım haberiniz olsun. Bunları paylaşmak gerek. Müdürümüz Enver bey benim eski arkadaşım. İnandım ki, okulumuz güvenli ellere emanet.



Zemin kattaki sınıflar Lise 2 ve son sınıflara aitti. Soldakiler Edebiyat, Almanca ve Fransızca, sağdakiler de Fen bölümü sınıflarıydı. 

Sağdan ikinci kapı benim son sınıfım 3 Fen C idi.


Hey gidi günler hey !

Bir tarih var burada. Bu merdivenler bizimle dolup taştı.Ve bizden sonra da binlerce liselinin ayak izleri var. Merdivenlerde, koridorlarda yankılanan sesleri duyar gibiyim.

Bu alanda sıra olur, top oynar, volta atardık. 

Törenlerimiz burada yapılırdı, rahmetli Ece amcayı da burada dinlemiştik.


Baktım baktım da gözlerim doldu. Eski bir kümbet vardı, o da yıkılıp kaldırılmış. 


Bu pencerelerin arkasında sanki kaymak hasanın pazartesi sınavındayız. Ya da sabah mütalasında…

Bu kısmın altında bodrum katta yemekhanemiz vardı. Yemek zamanı kapıya yığılışımızı, tabak, kaşık seslerini duyar gibiyim.


41 kere maşallah ! Ömer'i de bulduk nihayet.

Kemal sağolsun, Balıkesire geldim, birkaç arkadaşımı görmeden, izini bulmadan gitmem deyince, kolları sıvadı. 

İzini bulamadığım birçok arkadaşın telefonunu bulduk. Bazılarıyla görüştük te.



Dönüşte bir hüzün çöktü. Tıpkı bu yalnız kalmış çeşme gibi.

Yokuştan aşağı yuvarlanırcasına indiğimiz, camiyi görünce çarşıya çıktığımızı iyice anladığımız günleri hatırladım. 

Yıllar geçti, biz değiştik, herşey değişti ama onlar hala oradalar. Sanki yine bizim inip çıkmamızı bekliyorlar.


Benden söylemesi.